Gurdjieff’e Göre Çocuk Eğitimi

Gurdjieff’e Göre Çocuk Eğitimi

G.I. Gurdjieff-

Soru: Çocukları uyku sırasında telkin vererek eğitmek şeklinde bir yöntem var. Bu iyi bir şey midir? 

Cevap: Bu tür telkinin bir insanı yavaş yavaş zehirlemekten farkı yoktur, bu teknikler iradenin son kalıntısını da ortadan kaldırmaktadır. Eğitim çok karmaşık bir konudur. Çok yönlü ele alınmalıdır. Örneğin çocuklara fiziksel egzersizden başka hiçbir şey vermemek yanlıştır.

Genel olarak eğitim, zihnin biçimlendirilmesiyle sınırlandırılmıştır. Kendisinden bir şiir ezberlemesi istenen bir çocuk, tıpkı bir papağan gibi, hiçbir şey anlamadan şiiri ezberler. Üstelik ana babası da onun bunu başarmasından mutluluk duyarlar. Okulda da yine mekanik olarak bir şeyleri öğrenmeye devam eder ve iyi dereceyle mezun olur; aslında ne bir şey anlamış ne de hissetmiştir. Zihninin gelişiminde kırk yaşında biri kadar yetişkindir ama özünde on yaşında bir çocuk olmaya devam eder. Zihninde hiçbir şeyden korkusu yoktur ama özünde korkmaktadır. Ahlaki değerleri tamamen otomatik ve yüzeyseldir. Onu da, tıpkı şiiri anlamadan ezberlemesi gibi öğrenir. Fakat çocuğun özü, iç dünyası; hiçbir rehberlik olmaksızın kendi haline bırakılmıştır. Eğer bir insan kendisine karşı samimiyse, ne çocukların ne de yetişkinlerin ahlaki değerlerinin olmadığını kabul etmek zorundadır. Bizim sahip olduğumuz moralite, bütünüyle teorik ve otomatiktir ve eğer samimiysek, ne kadar kötü olduğumuzu görebiliriz. Eğitim, doğayla hiç ilgisi olmayan bir tür maskeden başka bir şey değildir. İnsanlar bir yetişme tarzının diğerinden iyi olduğunu düşünürler, fakat aslında hepsi de birdir. Bütün insanlar aynıdır ama her biri de karşısındaki kişide bir kusur bulmakta çok acelecidir. Öte yandan hepimiz de kendimizdeki kusurlara karşı kör gibiyizdir. Eğer bir insan özüne karşı samimiyse, kendisini karşısındaki kişinin yerine koyar ve ondan daha iyi olmadığını anlar. Eğer daha iyi olmak istiyorsanız, bir başkasına yardım etmeyi deneyin. Fakat günümüzde insanlar birbirlerini engelliyor ve kötülüyorlar. Şunu da ekleyelim ki, aslında insan bir başkasına yardım edemez, onu ayağa kaldıramaz, çünkü daha kendine bile yardım edememektedir.

Herkesten önce kendinizi düşünmelisiniz, önce kendinizi ayağa kaldırmaya çalışmak zorundasınız. Egoist olmalısınız. Bencillik, diğerkamlığa giden yolun ilk istasyonudur. Fakat bu, iyi amaçlı bir bencillik olmalıdır ve bu da çok zordur. Çocuklarımızı hep sıradan egoistler olarak yetiştirdik ve işte, sonucunu görüyoruz. Oysa onları kendimizin yerine koyarak yargılamalıyız. Çünkü biz neye benzediğimizi biliyoruz; şundan emin olabiliriz ki, eğitim yoluyla çocuklarımız da, en iyi ihtimalle, aynı bizim gibi olacaklardır.

Eğer çocuklarınızın iyiliğini istiyorsanız, önce kendi iyiliğinizi istemelisiniz. Çünkü eğer siz değişirseniz çocuklarınız da değişecektir. Onların geleceği adına, bir süre için onları unutup, kendiniz hakkında düşünmeniz gerekiyor.

Eğer biz kendi halimizden memnunsak, çocuklarımızı da şu ana kadar yaptığımız gibi eğitmeye vicdanımız rahat olarak devam edebiliriz. Peki ama kendi halinizden memnun musunuz?

Her zaman önce kendimizden başlamak ve örnek olarak kendimizi ele almak zorundayız, çünkü takmakta olduğu maskenin ardından başka bir insanın gerçek yüzünü göremeyiz. Ancak kendimizi tanıdığımız zaman başkalarını da görebiliriz, çünkü bütün insanların içi birbirine benzer ve diğerleri de tıpkı bizim gibidir. Onlar da daha iyi olmak yolunda aynı iyi niyetlere sahiptir ama bir türlü olamazlar; aynı zorluk onlar için de söz konusudur; onlar da eşit derecede mutsuz ve benzer pişmanlıklarla doludurlar. Şu anda onların içinde olan şeyleri affedip geleceği hatırlamalısınız. Eğer kendiniz için üzülüyorsanız o halde geleceğin hatırına diğerleri için de şimdiden üzülmelisiniz.

Bütün günahların en büyüğü, eğitim hakkında kuşkular duymaya başladığınız halde eğitmeye devam etmektir. Eğer yaptığınız şeye inanıyorsanız, sorumluluğunuz; kuşku duymaya başladığınız halde yapmaya devam etmeniz kadar büyük olmayacaktır.

Kanunlar gereği çocuğunuz okula gitmek zorundadır. Ama siz, onun ana babası olarak okulla sınırlı olmamalısınız. Siz kendi deneyiminize dayanarak biliyorsunuz ki, okul çocuğa sadece enformasyon verir. Bu da yalnızca tek bir merkezi geliştirir, öyleyse boşlukları doldurmak için bu enformasyonu yaşama geçirmesine yardımcı olmalısınız. Aslında bu bir ödündür ama ödün bile hiçbir şey yapmamaktan iyidir.

Cinsellik problemine gelince; çocukların eğitiminde hiçbir zaman doğru dürüst dile getirilmeyen önemli bir sorun vardır. Modern eğitimin garip özelliklerinden biri de şudur ki, bu konuyla ilgili olarak çocuklar hemen hiç rehberlik almadan büyürler; bunun sonucu olarak da cinsellik konusu nesiller boyunca takınılan yanlış tavırlar yüzünden çarpıtılmış durumdadır. Bu durum, yaşamda karşımıza çıkan pek çok yanlış sonucun da ana sebebidir. Bu tür eğitimin neticelerini açıkça görüyoruz. Her birimiz kendi deneyimlerimizden biliyoruz ki, yaşamın bu önemli boyutu neredeyse tamamen çarpıtılmıştır. Bu konuda normal olan bir insan bulmak çok zordur.

Bu bozulma tedricen meydana gelmektedir. Cinselliğin tezahürleri bir çocukta dört ila beş yaşlarında görülmeye başlar ve eğer rehberlik olmazsa kolaylıkla yanlış yönlere gidebilir. Bu dönem, öğretmeye başlamak için uygun zamandır ve kendi deneyimleriniz size yardımcı olacaktır. Çocukların bu konuda normal olarak eğitilmeleri çok nadir görünen bir durumdur. Çocuğunuz için üzülürsünüz ama hiçbir şey yapamazsınız. Sonra, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kendi kendine anlamaya başladığında ise genellikle artık çok geçtir ve olan olmuştur.

Bu konuda çocuklara rehberlik etmek çok ustalık isteyen bir iştir, çünkü her bir vakanın bireysel olarak ele alınması ve çocuk psikolojisi konusunda eksiksiz bir bilgiye sahip olmak gerekir. Eğer bilginiz yeterli değilse çocuğa rehberlik etmek çok risklidir. Bir şeyi açıklamak veya yasaklamak, çoğu zaman onun kafasına bir fikir sokmak, yasaklanmış meyvaya yönelik bir dürtü oluşturmak ve merakını körüklemek sonucunu doğurur.

Cinsellik merkezi, yaşamımızda çok büyük bir rol oynar. Düşüncelerimizin yüzde yetmiş beşi bu merkezden gelir ve bunlar, diğer bütün düşüncelerimizi etkilerler.

Soru: Bir çocuk ne dereceye kadar yönlendirilmelidir? 

Cevap: Genel anlamda konuşursak, bir çocuğun eğitimi; yaptığı her şeyin onun kendi iradesine dayanması gerektiği prensibine oturtulmalıdır. Hiçbir şey ona hazır olarak verilmemelidir. Ona sadece fikir verebilir, rehberlik edebilirsiniz; hatta öğretirken bile dolaylı yoldan öğretin, uzaktan ve başka bir noktadan hareket ederek ona rehberlik edin. Ben asla doğrudan öğretmem, aksi takdirde öğrencilerim hiçbir şey öğrenemez. Eğer bir öğrencimin değişmesini istiyorsam, uzak bir konudan başlarım veya bir başkasıyla konuşurum, böylece o öğrenir. Çünkü bir şey çocuğa doğrudan söylendiği zaman mekanik olarak eğitiliyor demektir ve öğrenci daha sonra kendisini de eşit derecede mekanik olarak ortaya koyacaktır.

Kendisini mekanik olarak ifade eden biri ile birey olarak adlandırılabilecek olan bir kişinin kendisini ifade edişi çok farklıdır. Birincisi yaratılmıştır, oysa ikincisi yaratmaktadır. İlki bir yaratım değildir, kendisi tarafından değil insanlar tarafından oluşturulmuştur. Bunun sonucu, hiçbir orijinalliği olmayan sanattır. Bu tür bir sanat çalışmasındaki her bir çizginin nereden geldiği, kolaylıkla görülebilir.

 

G.I. Gurdjieff’in 1 Mart 1924 tarihinde ABD, New York’da yaptığı konuşmayı çeviren: Faruk Gültekin