Zaman-Kader Bağlantısı

Zaman-Kader Bağlantısı

Defne Atalay Özyiğit-

DÜNYA üzerinde yaşayan hemen hemen tüm insanlarda ki ortak zaman algısı, “bir olayın veya hayatın içinde olan bir eylemin gerçekleşmesi sırasındaki başlangıç ve sonuç arasında geçen süre”dir. Demek ki insanlık olarak zamanı algılayabilmemiz için birbiriyle ilişki ve temas halinde birtakım unsurlara ihtiyacımız vardır. Bunlar ORTAM-HAREKET VE MEKAN’dır. Şimdi sırasıyla bu kavramları açıklamaya çalışıp, sonrasında bu kavramlar ışığında KADER dediğimiz mekanizmayı inceleyecek ve zaman-kader bağlantısını kurmaya çalışacağım.

ORTAM; beş duyumuz ile algılayabildiğimiz tüm sınırlanmış madde unsurlarından oluşmaktadır. Kısaca ortam her türlü maddedir diyebiliriz.

HAREKET; maddenin konumunun belli bir zaman içindeki değişim uzunluğudur. Yani bir noktadan başka bir noktaya ulaşmasıdır. Hareketin iki özelliği vardır: Birinci özelliği hareketin bulunduğu konuma göre belirlenmesidir. Görülüyor ki, hareket ve zaman birbirinden ayrılamayan ve hatta birbirine bağlıdır. Kısaca hareket maddenin bir yerden bir yere giderken başlangıç da ki sabit hareket noktasına göre zaman içinde yer değiştirmesidir.

Burada kafa karıştıran sorun ise; hareketi zaman kavramıyla mı belirleyeceğiz yoksa zaman kavramını çevresindeki hareketlere göre mi belirleyeceğimizdir. Bu konuda kesin ve bilimsel bir bilgiye ulaşılamadığı için biz şimdilik ve fazla ayrıntıya girmeden fizikçilerinde kabul ettiği üzere zamanı dördüncü boyut olarak kabul edeceğiz.

MEKAN; ortam ve hareketin bağlayıcı unsurudur. Maddenin hareketinin gerçekleştiği alandır. Ortam ve hareketin bağlanıp, zaman içinde sonuç doğurması mekanı yaratmaktadır. Bu nedenle aslında mekan biz insanların kaderi olmaktadır.

Dünya üzerinde zamanın akışının görünür olması için MEKAN’a ihtiyaç olduğu açıktır. Mekanda maddenin çeşitli unsurları ve hallerinin sınırlandırılması zorunluluğunun bir sonucudur.

KADER; dünyamıza özgü (veya genel konuşmak gerekirse bir aleme özgü) mekanı oluşturmak ve zaman biçimini kurabilmek için var olan, hazır olan madde ortamını, Zaman’a bağlayan unsurdur.

Bu tanımlama ile Kader’in dünyaya bağlanma nedenimizle doğrudan ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Kader içinde bulunduğumuz evrene veya daha da dar kapsamıyla dünyaya bağlanma nedenimizdir ve burada gündelik aklımızla kavrayamayacağımız çok yukarılardan süzülüp gelen tesirlerden oluşmaktadır.

Bütün bu açıklamalarım çerçevesinde zaman ve kader kavramlarının birlikte işlediği ve aslında ayrılmaz bir bütün oldukları net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Gündelik hayata indirgeyecek olursak; bizler evrene yayılma anımızdan ve son olarak bu hayatımızı ele alacak olursak doğduğumuz günden bu yana ve hatta anne karnı ve daha öncesinden beri çeşitli zamanlar içinde hareket eden madde varlıklarız ve hareketlerimizle kaderlerimizi tabiri caizse kendi seçimlerimiz ve varlıksal iradelerimizle yarattığımız kaderlerimizi yaşıyoruz. Ancak her zaman tamda bu evrene veya dünyaya geliş nedenimize paralel ve uyumlu seçimler yapmayabiliyoruz. Hayatımızda tekrar eden olaylar, çözülemeyen problemler ve acılar, sık sık yarım kalmışlık hisleri ve sair gibi duygular yaşadığımızda bunlar aslında daha dikkatli olmamız ve bir şeyleri yanlış yaptığımızın ve gerçek kaderimizi yaşamaktan uzaklaştığımızın işaretleri olmaktadır. Tam tersine bir şeyi yaptığımızda kendimizi iyi, tam ve tamamlanmış hissediyorsak, zihnimizde hiçbir soru işareti kalmıyorsa işte tam da bu durumda evrene geliş sebebimize uygun yaşıyoruz ve KADERİMİZİ yaşıyoruz demektir.

Kader aslında bizim gizli öğretmenimiz, gizli yol göstericimizdir. Kader, evrendeki bu öğretmenlik vazifesini zaman unsuru ile birlikte yapmaktadır. Olaylar karşısında tutumlarımız çok önemlidir. Negatif tutum ve davranışlara meyilliysek gerçek kaderimizin dışına adet fırlayarak bizim için hiç de gerekli olmayan ve hatta tehlikeli olan mekanlar-kaderler yaratmaya başlarız. Bu tam bir kaybolmuşluk halidir. En kötüsü de bu aşamadan sonra artık kader değil de kaza yasalarına tabi olacağımızdır. İnsan kendini kısır döngüler ve olumsuzluklar deneyimleri içinde bularak kaybolacak ve en acı kaybolmuşluğu tecrübe edecektir.

Yolu bulmak ve gerçek kaderimizin yolunu ışıkla açmak dileklerimle…

Ruh ve Madde Dergisi Sayı:660 -OCAK -2015