Doğuma Doğru Yolculuk

Doğuma Doğru Yolculuk

Nuray İsrael-

YENİDEN DOĞMAYI SEÇTİM ÇÜNKÜ…

“Doğmaya karar verebilmem kolay olmadı, sanıyorum. Kendisine saygı ve itaat duyduğum bilge bir varlıktan yardım aldım. Yumuşak ve kibardı, ama çok kararlıydı. Tekrar doğmaktan korkuyordum, fakat vazifemin yardım etmek olduğunu biliyordum. Kendileriyle olmak istediğim, ama benim cinsiyetimden olmayan kimselerle birarada olmak için 20. yüzyılı seçtim. Annemi daha önceden tanımış dahi olsam, onun bende canlı bir hatırası yok. Aksine babamı biliyorum, birbirimize çok yakındık ve vaktiyle çocuklarımdan biriydi. Annem beş ya da altı aylık hamile iken cenin’le birleştim, öyle sanıyorum. Doğumdan dolayı olacak şeyler için sinirliydi ve ben de onun için üzülüyordum. Doğum sırasında yüz ve kollarımın ezildiğini hissettim. Hemen sonra, üşümüştüm. Annemden uzaklaşmak, soğuk ve ışıkla karşılaşmak beni ürkütmüştü. Odada olup bitenleri görüyor ve babamın kaygılarını hissediyordum. Annem her zaman sinirliydi ve çok konuşuyordu, sonra uyuyakaldı.”

YENİDEN DOĞMAYI SEÇMEDİM AMA…

“Doğmayı tercih etmiyorum gerçekten, henüz değil! diye düşünüyordum. Burada çok iyiydim. Seçim yapmama yardım edildi. Gelecekteki annemin benden ne beklediğini iki danışman varlık bana gösterdiler; beni gerçekten istediğini görebildim. Aklı fikri benimleydi ve çok seviyordu beni, biliyordum bunu. Bu durum bana güven veriyordu. Gerçekten, bir önceki hayatta yeterince yaşamış olduğum duygusuyla doluydum, bu sebepten biraz dinlenmek istiyordum. Nedendir bilmem, hayata dönüş sarsıcıydı. Çok geç değil mi? Amacım etrafımdaki insanları mutlu etmekti. Dinsel bir şey değildi söz konusu olan, çevremdeki insanları mutluluğa yöneltmek istiyordum. Bu devrenin oldukça karışık olacağını biliyordum ve bu yüzden çekiniyordum. Kadın olarak doğmayı tercih ettim, başkalarına bu cinsiyetle daha iyi yardım edebilecektim.”
” Ceninin içinde ve dışında bulunabiliyordum. Annemin içindeyken onunla oynamak ihtiyacı hissediyordum. Tamamıyla duygusal bir planda haberleşiyorduk. Tam doğumdan evvel, sevgi doluydu. Doğum sırasında bütün imkanını kullanıyordu ama kendini tek başına ve korku içinde hissediyordu.”

Amerikalı Klinik Psikolog Dr. Helen Wambach’ın yüzlerce süje üzerinde ipnotik telkin yoluyla uyguladığı araştırma sonuçları oldukça ilginçtir. Geçmiş hayat devrelerine geçişte uyguladığı ipnotik telkin olgusu çok gelişmiş bir tekniği içermektedir ve çok yönlü çalışma imkanı sağlamaktadır. Spiritik bulgu ve bilgileri deneysel olarak kanıtlamaktadır. Neden dünyaya doğmayı seçtik? sorusunun yanıtını Doğmadan Önceki Hayatımız adlı kitapta toplanmış araştırmalar yolu ile belki bulabiliriz.

Klinik Psikolog olan Dr. Helen Wambach’ın ise bu çalışmalar boyunca görüş açısında meydana gelen değişiklikler kendi ifadesi ile şöyle gerçekleşmiş:
“Hastalarımla psikolojik tedavi çalışmalarına başlarken, insan varlığının kendi sorunu karşısında tepki gösterdiği olağan üstü vasıtalardan dolayı giderek hayretler içinde kaldım. Bu faaliyete, esas olarak, “doktor-hasta” şemasıyla başladım, hemen şunu anladım ki, burada, ne toplumsal anlaşmanın ve ne de probleminin çözümleneceği ümidiyle beni görmeğe gelen hastayla muayene odasında kurduğum ilişkinin söz konusu olmadığını anladım. Yirmi yıllık psikolojik tedavi alıştırmalarımda birbirine benzeyen iki insana kesinlikle rastlamadım. Bir vak’adan daha fazlasına uygulanabilen bir açıklamayı hiç bulamadım. Her insanın olağanüstü tekilliği ve belli bir çevreye bakmak için harekete geçirilen vasıtaların karmaşıklığı beni büyülemişti. Sürekli ve giderek bu durum artıyordu. Daha ötelere gitmek ve bana göre, insanın ruhani boyutunu bilmek hususunda önemi olan bu kişilik görünüşünü araştırmak istiyordum.

İlgim sadece mesleki değildi: Ben de bir insandım ve elli üç seneden beri şu çok engebeli 20. yüzyılda yaşıyordum. Yurtdaşlarımla çağımıza özgü bütün akımları paylaştım: uluslararası sıralanmadaki kaypak zeminler, Amerikan kültürünün kaprisleri, tamamıyla teknolojik uygarlığa dayalı bir topluma intibak etmek girişimleri… Hayat sadece ‘hastalarım’ için değil benim için de sürüyordu. Bu yüzyılın aktör ve tanığı olarak, kültürümüzle ilgili akımları izledikçe, kendimde bazı soruların ortaya çıktığını gördüm: Neden dünyadaydık? Bunca heyecan, kavga ve sıkıntı nedendi?

Bir gün, o zamanlar seksen yaşında olan annemin, benden yardım istemek için dalgın halinden çıkarak, gözleri korku dolu: ‘Öleceğim, değil mi? Yardım et bana!’ dediğini hatırlıyorum. Ben de sizler gibi, geçen zaman ve aziz varlıkların ölümüyle yüz yüze gelmek zorundaydım.”

Dr. Wambach’ın uzun yıllar süren bu deneysel araştırmaları doğum öncesi hayat, ceninin anne karnındayken algıları, cenine ne zaman bağlandığı, kadın ya da erkek olmayı neden seçtiği, ceninin hangi anda şuura sahip olduğu, yeni bir hayat için bu yüzyılı tercih etmenin nedenleri ve geçmiş hayatlardaki karmik bağlar gibi sorulara ışık tutabilecek niteliktedir. Deneylerdeki süjelerin verdiği yanıtlar yaşadığımız hayatın ötesindeki “hayat”ın diğer boyutlarını görmemize yardım edebilir.

Tüm bu deneysel bulguların spiritik bulgu ve bilgiler ile uyum göstermesi insan varlığının aşkın yönünü bir kez daha ortaya koymaktadır.

Bizler, ihtiyacımız olan tecrübeleri yapmak için enkarne olurken, ruh varlıkları olarak yaşayacağımız zaman, mekan, aile şartlarını, kendi gelişimimize en uygun hayat planını yaparak dünyaya geliyoruz.

Seçimlerimizi kendimizin yaptığı fikri bizde, özellikle bedensel bakımdan sağlıklı olmayan ya da kötü hayat koşullarında yaşayan ailelere enkarne olmayı kim ister gibi bir çelişki yaratabilir. Bu tamamen varlığın özgür seçimidir. Varlığın o aile ya da beden şartlarında o tecrübeleri yapmaya ihtiyacı vardır. Sevginin, sevgisizliğin, merhametin, merhametsizliğin, yardımlaşma duygusunun paylaşılması ve daha birçok tecrübelerin yapılması için ruh varlığı özellikle o koşulları kendisi seçer, çünkü o alanda eksik kalmış tecrübeleri vardır, onları tamamlaması da ancak böyle bir hayat planı ile gerçekleşebilmektedir.

Dünya üzerinde hayat planımıza uygun yaşadığımız müddetçe daha az ıstırap çekeriz ve yapmamız gerekenleri yerine getirdiğimiz için bir sonraki enkarnasyonumuz için tamamlanmamış, yarım bir şeyler bırakmadan daha üst bir realiteye geçme zeminini kendimize yaratmış oluruz.

Kaynak: Doğmadan Önceki Hayatımız,
Helen Wambach, Ruh ve Madde Yayınları