Psişik Korunma

Psişik Korunma

Fadime Emir-

Tarihin her döneminde, anlayışıyla, bilgisiyle, uygulamalarıyla yaşadığı çağın inanç ve değerlerinin, bilimsel kabullerinin önünde gitmiş filozoflar, din adamları, bilim adamları, şifacılar vs. olagelmiştir.

Öncül fikirler ve uygulamalar başlangıçta dışlansa veya çok az bir insan tarafından benimsense bile pratikteki faydaları görüldükçe, başka insanlar tarafından da deneyimlendikçe geniş bir kitlenin inanç ve değerleri haline gelir.

Psişik korunma konusu da aynen böyle bir tarihçeye sahiptir. Tarihin en eski dönemlerinden beri küçük bir grup tarafından hep bilinmiş ve uygulanmıştır. Ancak son yıllarda Reiki gibi şifa tekniklerinin yaygınlaşmasıyla birlikte daha çok insan tarafından bilinmekte ve uygulanmaktadır.

Bu konu ile ilgili hiçbir şey bilmiyor olabilirsiniz. Ancak konu kapsamında olan pek çok doğal hali hemen hemen hepimiz yaşamaktayız. Örneğin zaman zaman şu cümleleri kullanıyor veya duyuyor olabiliriz:

“Beni kesinlikle tüketen bir arkadaşım var.  Ne zaman onu görsem hiç enerjim kalmıyor. Onun yanından tükenmiş bir şekilde ayrılıyorum”

“Yeni bir eve taşındım, bu evde kendimi çok rahatsız hissediyorum.”

“İşyerimdeki toplantılardan tükenmiş bir şekilde çıkıyorum.”

“Falancalar bizdeydi onlar gittikten sonra evde bıraktıkları ağır hava içimizi bunalttı.”

“Bu müşterim yanımdan ayrıldıktan sonra bir parçasının bana yapıştığını hissediyorum.”

“Benden nefret eden bir kişi var ve düşüncelerini sürekli kafamın içinde hissediyorum.”

“Bir ortama girdiğimde oradaki insanların mutlu mu sinirli mi olduğunu hemen anlıyorum.”

“Kent dışında yaşıyorum ve ziyarete geldiğimde kentteki titreşimler beni âdeta boğuyor.”

“Yoğun saatlerde otobüse binmek beni tamamen bitiriyor.”

“Ne zaman bir hastaneye gitsem bütün enerjimin tükendiğini hissediyorum.”

“Kavga eden insanlara, sinirli insanlara tahammül edemiyorum.”

Bu ve benzeri hissedişler enerji ve ortamlara olan doğal duyarlılığımızdan kaynaklanır. Her insan bir ölçüde yerlerin, eşyaların ve insanların enerji alanına duyarlıdır. Kiliseye, camiye veya kütüphaneye girdiğimizde o mekanların sükûnetini hissederiz.

Kendimizi iyi hissettiğimiz belirli evleri severken, kötü hissettiğimiz evlerden kaçınırız. Hassasiyeti çok az olan bir insan bile bir toplantıya veya bara girdiğinde ortamın dostane mi, gergin mi vs. olduğunu algılar. Farkında olalım ya da olmayalım ortamlar hepimizin duygu ve davranışını görülür bir biçimde etkiler.

Sağlığımızı, sinir sistemimizi olabildiğince korumak ve güçlendirmek için enerjinin doğası hakkında bilgilenmek gerekir. Kendimizi, işyerimizi, evimizi psişik saldırılardan korumayı ve temizlik yapmayı öğrenmek gerekir. Psişik temizlik şifacılık gibi bir enerji çalışmasıdır.

Tüm spritüel uygulamalarda ve tüm enerji çalışmalarında olduğu gibi psişik korunmayı öğrenmek için de düzenli ve disiplinli bir çalışmayı belli bir süre yapmak gerekir.

Geçmişte pek çok topluluğun, ortamın enerjilerini değiştirme ve ruhsal koruma sanatını bilen ve uygulayan uzmanları vardı. Bunlar, şamanlar, şifacılar, büyücüler, mistik rahipler ve rahibeler vs. idi.  Günümüzde de herhangi bir kişi bu “enerji çalışmasını” yapabilir. Enerji çalışması yapmayı sağlayan teknikler özel yeteneğe ve alete ihtiyaç duymaz. Yalnızca inanmayı ve düzenli olarak uygulamayı gerektirir.

Psişik korunma teknikleri şu durumlar için uygulanabilir.

  • Rahatsız edici ve gözümüzü korkutucu durumlarda kendimizi koruma
  • Enerjileri ve tavırlarıyla bizi etkileyen insanlara ve güçlü kişiliklere karşı kendimizi koruma
  • Dışsal müdahalelere karşı enerji alanımızı koruma
  • Evimizi ve iş yerimizi temizleme
  • Kavgadan veya konuklardan ya da hoş olmayan bir durumdan sonra, ortamdaki tesirleri temizleme
  • Bir cismi veya ortamı sevgi dolu bir titreşimle yükleme
  • İçsel hallerimizi dış tesirlerden minimum düzeyde etkilenecek bir sakinliğe ulaştırma

Enerjinin Doğası

Canlı ve cansız olan her varlık yoğunlaşmış bir enerjidir ve her varlığın fizik formu dışında bulunan bir de enerji alanı vardır. Maddesel formu oluşturan her atomun kendine özgü bir titreşimi bulunur.

Atomlar ve atom altı parçacıklar çevrelerine yaydıkları enerjetik titreşimlere sahiptir. Bu titreşimler bulundukları mekan içinde dağılır. Örneğin radyoaktif elementlerden yayılan ve radyasyon denilen enerji türü çevrelerindeki diğer atomlara da tesir eder. Sadece atomlara değil o atomların oluşturduğu moleküllere, hücrelere, dokulara da sinmiş olur.

Gerek maddenin gerekse insan bedeninden dışarı taşan enerjetik salınımların varlığı 1950’li yıllardan sonra geliştirilen bazı cihazlarla tespit edilebilmektedir.

Aura ve enerji alanı ile ilgili somut araştırmaların en önemlilerinden birisi Kirlian Fotoğrafçılığı”dır. Bu teknikte kullanılan aygıta, Rus mühendis Semyon Kirlian ve eşi Valentina Kirlian tarafından geliştirildiği için “Kirlian aygıtı” denmektedir.

Bu teknik; yüksek voltajlı, yüksek frekanslı elektriksel alan içerisine yerleştirilen bir cismin yüzeyinden yayılan ışıklı korona deşarjının fotoğraflanmasıdır. Bu tekniğin insan bedeninin enerji alanının tespit edilmesinde çok önemli bir yeri vardır.

Kirlian aygıtıyla sürdürülen araştırmalara göre sadece insanların değil, bitki ve hayvanların da bir enerji alanı olduğu anlaşılır. Bu alanın sağlık ve heyecan hallerine bağlı olarak ışıma ve renk değişiklikleri gösterdiği saptanır.

Kirlian Fotoğrafçılığı yöntemi günümüzde Rusya’da birçok hastanede hastalıkları teşhis etmek amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca Batı ülkelerinde de bu konuda hayli araştırmalar yapılmakta ve birçok alanda bu teknikten yararlanılmaktadır.

Bu yöntemle tespit edilen enerji alanına “korona” ismi verilir. Burada fotoğrafı çekilen şey, yetenekli insanların algılayıp tarif ettikleri anlamda bir “aura” değildir. İnsan Enerji Alanının fiziğe yakın bir bölümünü temsil etmekle birlikte yine de kişinin gerek fiziksel sağlığı gerekse psikolojik durumu hakkında çok açık ve net bazı bilgiler sağlamaktadır.

Aura, psişik yeteneği olan insanlar, durugörürler tarafından görülebilir. Bazı insanlar aura görme yeteneğine doğuştan sahiptir. Bazı insanlar ise spritüel nitelikli uygulamalar ile aura görme yeteneğine sonradan ulaşabilir. Auraları görmesek bile her birimiz onun varlığını duyularımız aracılığıyla zaten algılıyoruz.

Her Ruh Hali Kendine Özgü bir Enerji Yayar

Her birimiz gün içinde duygusal olarak halden hale geçeriz. Hiçbirimizde duygu ve düşünce yayınlarını kontrol altında tutabilme becerisi gelişmemiştir. Duygu ve düşüncelerini çok özel insanlar, örneğin uzun yıllar disipliner yoga eğitimi almış kişiler vs. kontrol altında tutabilir. Böyle bir ruhsal eğitim almadıysak doğal olarak algıladığımız her etkiye otomatik olarak tepki veririz.

Dışımızdan gelen çeşitli uyaranlara karşı bir filtre sistemi yani korunma sistemi geliştirmediysek otomatik tepkilerle yaşar gideriz. Kontrol bizde değildir. Dış tesirlere göre halden hale savrulur, çoğu kez boşu boşuna enerji harcayıp halsiz düşeriz. Enerji kaçakları sürekli olmaya başlar ve yenilenemezse neler olabilir?

-Enerji alanında zayıflama, aurada yırtılma

-Halsizlik, yorgunluk, bitkin düşme ve sık sık hastalanma

-Sinirlilik, çabuk parlama, öfke nöbetleri, saldırgan eğilimler

-Memnuniyetsizlik, yaşam sevincinde matlaşma, depresif belirtiler.

Tüm bunlar insanın gerek fizik gerekse zihinsel ve psikolojik yönden yaşam kalitesini olumsuz etkiler.

Öfkeli ve saldırgan insanlardan ok gibi fırlayan enerjiler etkilediği aura aracılığıyla diğer insanın da öfkelenmesine veya saldırganlaşmasına neden olur. Bu durum grup dinamiklerinde çok rahat gözlenir. Gruptaki bir kişinin yaşadığı gerilim kısa süre sonra grubun diğer üyelerinde de benzer ruh hallerini tetikler.

Tam tersine yapıcı, sevgi dolu birinin varlığı veya konuşmaya başlaması, çok mutlu birinin gülümseyerek ortalıkta dolaşması grubun haletini pozitif yönde etkiler. Bu nedenle içinde bulunduğumuz hallere dikkat etmek hem kendi sağlığımız, hem de çevremizdeki insanların sağlığı için bir sorumluluktur.

Psişik Korunma İçin Öncül Hazırlık

Her tür enerji çalışması kişisel bir hazırlık yapmayı, niyet etmeyi ve kendine zaman ayırmayı gerektirir. ‘Ben her zaman çok yoğunum’ diyenlerin burada öğreneceği birkaç uygulamayla çok fazla bir kazanç beklememesi gerekir. Fiziksel olarak ne kadar güçlü ne kadar sağlıklı isek psişik korunma uygulamalarından o kadar etkili sonuç alınır. Sonuç almak için de belli egzersizleri bir süre düzenli olarak uygulamak lazım. Birtakım ağrıları, hastalıkları olan insanlar psişik korunma yapamaz mı diye merak edilebilir. Elbette ki yapılır. Üstelik bu tip insanların yaptığı enerji çalışmaları iyileşmelerini de hızlandırabilir.

Gerek enerji çalışmaları gerekse korunma için öncelikle yapmamız gerekenler şunlardır.

  1. Dengeli ve düzenli beslenme
  2. Düzenli uyku
  3. Sık sık duş alma
  4. Dedikodu yapmama, içsel konuşmaları, zihinsel gevezelikleri mümkün olduğunca azaltma
  5. Dinlenmeye zaman ayırma, yoğun iş saatlerinde kısa kısa molalar verme
  6. Bedensel ve zihinsel olarak gevşeme
  7. Topraklanma

Bütün bunlar öncelikle enerji alanlarımızı güçlendirir. Enerji alanlarımızı nispeten güçlendirdikten sonra psişik korunma yapmak, oluşturacağımız korunma imajını enerji ile yükleyip şarj etmek kolaylaşır.

Bedensel ve Zihinsel Gevşeme

Bedensel ve zihinsel gevşemeyi öğrenmek kendimize çok önemli bir yatırımdır. Zihni sakinleştirir. Enerji alanını güçlendirir. Sağ beynin aktivitesini artırdığı için olaylara daha yüksek bir farkındalıkla yaklaşmamızı sağlar. İmgeleme yeteneğini harekete geçirir ve bütüncül bir görüşle algılamaya neden olur. İçsel bilgeliğimizin rehberliğini alabilecek hale getirerek huzur ve mutluluk duygusunu güçlendirir.

Her uygulamada olduğu gibi bunun için de düzenli ve belli bir süre çalışmak, zaman ayırmak gerekir. Meditasyon yapmak, Her gün 10 dakika bile olsa sessiz bir odaya çekilip gözleri kapatmak, derin derin soluk alıp vermek hem bedeni hem de zihni sakinleştirir.

Topraklanma Nedir?

Doğum sırasında ve doğumdan sonra bilinç olarak bedene odaklanan ruh varlığı kök şakrasını açarak dünyanın enerjileriyle bağlantı kurar. Bu süreçte kök şakrasını açmak ve dünyayla bağlantı kurmak için muazzam bir gayret gösterilir. Bu bağlantı onun bedende kalması ve yaşamayı seçmesi için gereklidir. Beden enerjileriyle dünya enerjilerinin bağlantı kurmasına topraklanma denir.

Yetişkin bireylerin de kök şakraları aracılığıyla, dünya enerjileriyle olan bağlantılarının güçlü olması hem fizik hem de enerji alanının sağlığı için gereklidir. Özellikle enerji çalışması yapacak olan bireylerin topraklanma dediğimiz egzersizle bu bağlantıyı güçlendirmeleri ve kendilerini dünya enerjilerine çapalamaları işlerini çok kolaylaştırır. Çapalanan beden, toprağın derinliklerine kök salmış sağlıklı bir ağaç gibi dimdik ayakta olduğunu hisseder. Yerküre enerjileriyle beslenir ve güçlenir. Aurasının titreşimleri de artar.

Biyo-Elektro-Manyetik Enstitüsünün (Reno, Nevada’da) kurucusu olan Dr. John Zimmerman’a göre, şifacıların topraklanma dedikleri şey yeryüzünün manyetik alanı ile hem frekans hem de faz bakımından bağlantı kurma eylemidir. Zimmerman şifacıların, şifa eylemi sırasında Schmann dalgaları ile bağlantı kurduklarını, beyinlerinin sağ ve sol yarı kürelerinin birbiriyle dengeli hale geldiğini ve beyin dalgalarının 7,8 – 8 hz’lik alfa ritmi gösterdiklerini keşfetmiştir. Şifacı hastaya enerji aktarmaya başladığında hastanın beyin dalgaları da alfa ritmine geçmektedir. Aslında şifacı, hastayı yeryüzünün manyetik alanının atımlarına bağlamakta ve böylece şifa için muazzam bir enerji kaynağını da kullanmaktadır.

Topraklanma egzersizi her yerde işyerinde, uçakta hatta otobüste bile rahatlıkla yapılabilir. En fazla birkaç dakika hatta saniyeler içinde yapmak mümkündür. Böylece beden enerjisi dünyanın enerjisine güçlü ve derin bir şekilde tekrar bağlanıp çapalanır.

Topraklanma egzersizi de imajinasyon çalışmasıyla yapılır. İmajinasyon bir düşünceyi bir hayali zihinde canlandırmaktır. Olmasını istediğimiz şeyi tutkulu bir istekle, sanki gerçekten de o şey oluyormuş gibi hissederek hayal etmektir. Bütün enerjiler düşünceyi izler. Farkındalıkla imajine ettiğimiz her düşünce ve imajinasyon da enerjiyi yönlendirir. Doğrudan toprakla temas etmek, toprakla uğraşmak da topraklanmayı sağlar.

Topraklanma için yalınayak toprakta yürümek, toprakla uğraşmak, elleri toprağa dokundurmak, kırsal alanlarda veya parklarda oturmak vs. iyi bir yoldur. Toprakla uğraşan çiftçiler, köylüler vs. gayet iyi topraklanmış durumdadır.

Uykuda ruh ve beden ilişkisi gevşer. Şuurumuz, farkındalığımız birazcık geri çekilmiştir. Bu nedenle önce farkındalığı tekrar bedene odaklamak gerekir. Farkındalığı bedene odaklamak için uyanır uyanmaz yatağınızdan fırlamayın. Çalışıyorsanız uyanış saatinizi her zamankinden biraz öne alın.

Sırt üstü uzanıp ayak parmaklarınızı, ayak bileklerinizi hareket ettirin. Bacak ve baldır kaslarınızı kasıp bırakın. Karın, gövde, yüz, kol kaslarınızı kasıp bırakın. Bu kasıp gevşeme uygulamasını yaparken şuurunuzun ayak parmaklarınızdan başlayıp tüm vücudunuza tekrar nüfuz ettiğini düşünün. Bu çalışma yaklaşık 4 dakikanızı alır.

Ondan sonra kalkın. İsterseniz başka bir odaya geçin.

Topraklanma için İmgeleme

  1. Omurganız dik, ayak tabanlarınız yere basacak şekilde oturup gözlerinizi kapatın. Her iki elinizi iç içe koyun ve başparmaklarınızı birbirine değdirin.

Burnunuzdan derin bir nefes alırken, yerküre enerjilerinin ayak tabanlarınızdan içeri girdiğini ve göbek çukurunuza kadar yükseldiğini düşünün. Bu nefesi verirken göbeğinizdeki enerjinin yukarı doğru yükseldiğini ve tepe şakranızdan çıktığını hayal edin. (3 kere)

Şimdi dikkatinizi gökyüzüne çevirin. Başınızın üstünde beyaz bir ışık imgeleyin. Nefes alırken, bu ışığın tepe şakranızdan içeri girdiğini ve göbek çukurunuza kadar indiğini düşünün. Nefes verirken, bu ışığın bacaklarınızdan indiğini ve ayak tabanlarınızdan yerküreye doğru aktığını düşünün.2. Bacaklarınızı hafifçe açıp ayakta durun veya oturun ve gözlerinizi kapatın.

2. Beyaz bir ışık huzmesinin, başınızın üstündeki tepe şakrasından girdiğini, gövdenizden geçip iki bacak arasından ve ayak tabanlarından yerkürenin derinliklerine aktığını düşünün. Beyaz ışık yerküreyi delip çıksın ve yükselip tepe şakranızdan tekrar girsin. Bu imgelemeyi, inanarak 4 veya 5 kez tekrarlayın.

Dinlendirici bir uykudan sonra topraklandığımızda, psişik korunma için gerekli olan diğer imgelemeleri yapmak, o imgeleri enerji ile şarj edip güçlendirmek kolaylaşır. Yaptığımız çalışmadan verim alma şansımız çok artar.

Koruma Baloncuğu Oluşturma

Özellikle büyük kentlerde oturanlar, her gün kalabalıklara karışanlar pek çok farklı enerji frekanslarıyla kirlenir. Atmosferimiz, ekolojik çevremiz; sadece katı, sıvı ve gaz niteliğindeki zararlılarla kirlenmez. Kirliliğin diğer boyutu enerjetik seviyededir. Her tür negatif duygu ve düşüncenin enerjisi ortalıkta dolaşıp duran psişik kirleticilerdir. Psişik kirliliğe karşı koruma baloncuğu oluşturup kendi alanımıza sahip çıkabiliriz. Koruma baloncuğunu evden çıkmadan önce ve gün içinde aklımıza geldikçe yapmak çok etkili bir korunma sağlar. Bu uygulamayı yapmakla kaybedeceğimiz hiçbir şey olmadığına göre denemeye değer.

Sakin ve gevşemiş bir şekilde oturun veya ayakta durun. Gözlerinizi kapatın. 4 veya 5 kez yavaş yavaş nefes alıp, yavaş yavaş nefesinizi verin. Topraklandığınızı hissedin. Bedeninizin tümünü çevreleyen bir balon imgeleyin. Veya kendinizi kocaman şeffaf bir balonun içinde düşünün. Balonun rengini en çok sevdiğiniz renkte düşünebilirsiniz. Beyaz, pembe, mavi gibi hoş tonlarda olabilir. Balonunuz fizik bedeninizden bir metre kadar dışarıda olabilir. Balonun dışarıdan gelen düşük titreşimli enerjileri geçirmediğini, pozitif enerjilerin ve sizden yayılan enerjilerin geçişine izin verdiğini düşün. Balonun içini nefesinizle doldurun. Kendinizi mutlu, huzurlu ve koruma altında olarak düşünün.

Bu egzersizi ne kadar sık tekrarlarsak, ne kadar iyi odaklanabilirsek balonumuzun enerjisi o ölçüde güçlü olur. Belli bir süre düzenli egzersiz yapıp bir süre sonra imgelemeyi bırakırsak balonun enerjisi ve koruyuculuğu giderek azalır.

Balonun üstüne çeşitli semboller, sloganlar yerleştirilebilir. Örneğin başın üstünde, ayakaltında, sağ ve sol tarafta “bana uygun olmayan enerjiler giremez”, “kötü titreşimlere kapalıdır” gibi yazılar imgelenebilir.

Bu tip koruma balonlarına çeşitli semboller de yerleştirilebilir. Semboller dinsel inançlara, kültürel değerlere göre değişir. Örneğin batılılar; Haç,  daire içindeki eşit kollu haç, beş köşeli yıldız, Davut’un yıldızı gibi sembolleri kullanır. Doğulular Hintlilerin kutsal ses kabul ettikleri om sesini ve kendi kültürlerindeki çeşitli sembolleri kullanır. Bizim kültürümüzde nazar boncuğu, at nalı kullanılabilir. İsa, buda gibi dini şahsiyetlerin imajları da kullanılabilir.

Bir molada, teneffüste, çay veya kahve arası verdiğiniz zamanlarda niyet edip korunma balonunuzu düşünün. Gökyüzünden gelen enerjiyle yüklendiğini hayal edin. Kalbinizden yayılan beyaz veya gül pembesi bir ışığın balonunuzun içini doldurduğunu ve balonunuzdan taşarak çevrenize sevgi titreşimleri yaydığını imgeleyin. Bu sevgi titreşimlerinin çevrenizdeki insanlara da bulaştığını ve huzur içinde çalıştığınızı düşünün.

Kalkanlar

Kalkanlar daha çok bizi zorlayan insanlarla görüşme yapacaksak veya böyle bir insanla bir süre birlikte olmak zorundaysak tercih edilir. Örneğin duygusal iniş ve çıkışları çok sert olan bir yakınınızla ilgilenmek zorundaysanız solak pleksus şakrası üzerine koruyucu kalkan olarak yukarıda saydığımız sembollerden birini yerleştirebilirsiniz. Kendinizin yarattığı bir kalkanı mesela bir ayna sembolünü yerleştirebilirsiniz. Kalkanlarınızın size doğru gelen enerjiyi geri yansıttığını imgeleyebilirsiniz.

Yüz ifadesinden kötü kötü düşündüğünü zannettiğiniz biri ile aynı mekânda çalışıyorsanız, enerjisinden pek hoşlanmadığınız insanlarla bir aradaysanız alın şakrası ve gözlerinizin önüne kalkan yerleştirebilirsiniz. Veya tüm şakralarınızın üstüne kalkan koyabilirsiniz.

Hangi korumayı yaparsanız yapın daima kendinizin ve tüm insanların hayrına olacak şekilde niyet edin. Size gelmemesini istediğiniz enerjilerin başka insanlara gitmesini kesinlikle dilemeyin. Gökyüzünde eriyip gittiğini düşünün. Koruma balonunuzun veya kalkanlarınızın Tanrının sevgisiyle dolduğunu düşünün. Her kime inanıyorsanız onun yüce enerjisinin sizinle birlikte olduğunu, sizi koruduğunu hissedin. Sevgi enerjisini düşünün. Sevgi ile yapılan her eylem aktif eylemdir. Yaptığınız çalışmaya güç katar.

Başka Birisini Koruma

İnsan doğal olarak sevdiklerini her zaman korumak ister. Psişik koruma uygulamaları sevdiğimiz kişiler için de yapılır. Ancak her şeyden önce o kişi hakkında endişelenmek, başına bir şey gelirse diye korkmak, aşırı korumacı olmak, o kişiyi korumak değildir. Bu tür düşünceleriniz de atmosferde yayılacağı için o kişi için iyi sonuçlar doğurmaz. Topraklanmış ve sakin bir şekilde korumak istediğiniz bireyi düşünün. Ona sevgi çemberi oluşturun. Allaha emanet ol, koruyucu melekler seni korusun gibi dualar edin. Ona sevgi gönderin. En iyisi sevdiklerinize de psişik korunma tekniklerini öğretin. Onların da sorumluluk almasını sağlayın.

Korunmada Farklı Bir Yaklaşım

Korunma ihtiyacı korkudan doğar. Korku duygusunun da kendine özgü bir titreşimi vardır. Bir şeyden korkuyorsak korkunun enerjisini çevremize yayarız. Çevreye yayılan bu enerji de kendisiyle aynı frekanstaki enerjilerle rezonansa girerse güçlenerek bize geri döner. Bu döngü, giderek bizi daha çok korkmaya ve önlem almaya yönlendirir. Bu nedenle her şeyden önce var olan korkularımızı tespit edip, bu korkuların sebeplerini bulup, psişemizi rahatlatmak, özgürleştirmek gerekir. Korkacak bir şey yoksa korunma ihtiyacı da yoktur. Kendimizi ne kadar güçlü ve güvende hissediyorsak o kadar güven içinde olduğumuzu hissederiz.

Güven Egzersizi

Şimdi gözlerinizi kapatın. Sevdiğiniz ve yanında kendinizi güvende hissettiğiniz, size güven duygusu veren, 4 kişiyi veya 4 canlıyı düşünün. Seçtiğiniz kişiler şu an hayatta olan kişiler olabileceği gibi bazıları yaşamakta olan bazıları da ölmüş akrabalarınız örneğin dedeniz olabilir. Bu dört kişiden biri ruhsal rehberiniz olabilir.

Size güven duygusu veren bir ağaç bir hayvan da olabilir. Bazı kişiler kartal, aslan veya jaguar gibi bir hayvanın enerjisini kendini güvende hissetmek için kullanabilir.

Seçtiğiniz bu dört unsurdan birini önünüze, diğerini arkanıza, bir diğerini sağınıza, diğerini de solunuza yerleştirin. Siz merkezde durun ve çevrenizdeki o dört unsurun enerjilerinin bir çember gibi sizi çevrelediğini düşünün. Onlardan yayılan enerjinin çevrenizdeki çemberi doldurduğunu imgeleyin. Bu çemberin her zaman ve mekânda sizinle birlikte olacağını hissedin.

Sonuç

Yüce iyiliğin gücü ile işbirliği halinde olmayı deneyin. O güçle işbirliği yapmak için harekete geçin. Pasifizmi terk edin. Dışarıdan bir şey beklemeyin. Ne yaparsak kendimiz yapacağız. O nedenle önce kendinizi yenilemeniz güncellemeniz lazım. Güncellemek için neler yapılabilir?

Kendinizi gözleyerek, hoşlanmadığınız, değiştirmek istediğiniz özelliklerinizi tespit edin. Sonra zararlı olan alışkanlıklarınızı, inançlarınızı terk etmek için sabırlı ve şuurlu bir çaba sarf edin. Yeni ve faydalı bilgiler edinip bunların pratikte uygulamalarını yapın. Sabırlı olun. Kendinize süre verin. Hemen her şeyin tam da sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin. Ne yaparsanız yapın sevgiyle ve beklentisiz bir ruh hali içinde yapıp sürece güvenin. Tanrıya güvenin. Dua edin. Her şeyin en hayırlısını dileyin. Kendinize değişim için fırsat verin ve yeni bir kimlik kazanın. Bu kimlik sizin ruhsal kimliğiniz, koruyucu kimliğiniz olsun.

Kendinizle kavga ederken veya birisiyle kavga ederken kendinizi yakaladığınızda kendinize kızmayın. Yanınızda birileri varsa oradan çıkıp sakin bir yere oturun. Topraklanıp derin derin nefes alıp verin ve tepenizdeki beyaz ışığa yoğunlaşın. Onun ilahi sevginin titreşimi olduğunu imgeleyip bedeninize yayıldığını düşünün. Bedeninizdeki bütün organların ve bütün hücrelerin sevgi enerjisi ile dolduğunu ve çok mutlu olduklarını düşünün. Fiziksel olarak gülümseyin, gülümseyin. Bir süre bu durumda kalın. Zihinsel ve bedensel olarak gevşek, güvenli ve güçlü olmak için bildiklerinizi uygulamaya gayret edin.