Zamanın Değeri ve Rölatifliği

Zamanın Değeri ve Rölatifliği

Dr. Bedri Ruhselman

Zamanın Bazı Ruh Halleri Karşısındaki Değeri ve Rölatifliği GEREK rüya hallerinde gerek ekminezi* yolu ile meydana gelen hatırlamalarda geçmiş, şimdi ve geleceğe ait zaman kavramının ortadan kalktığını ve zaman değerinin ölçüsüz bir şekilde uzayıp kısaldığını görüyoruz. Bu hal basit ve tek taraflı bir düşünce ile hareket eden bazı kimseleri hatırlamaların reel değerlerini inkar etmeye yönlendirebilir. Öyle ya! Yirmi yıl önce geçmiş bir hayatta bugünkü gibi yaşamak veya bugünkü hayatı yirmi yıl ileri götürmek ve hele ancak uzun senelere sığabilecek bir yığın olayı birkaç saniyelik zamanın içine sokuvermek olsa olsa realiteden uzak bir “hayal” ürünü olabilir.

*Ekminezi hipnoz veya psikolojik ayrışma içindeki süjede, içinde bulunduğu yaşamdaki veya geçmiş yaşamlarındaki izlenimlerin tekrar canlanmasına ve bunu sağlayan yönteme verilen addır. (RM)

 

Fakat çeşitli kaynaklardan alınmış deneyimlere dayanarak diyebiliriz ki uygun şartlar altında insan bir saniyelik hayatında kendisine sonsuzluk kadar uzun görünen zaman içinde yaşayabilir. Bundan başka bazı durumlar ve şartlar altında geçmişin gelecek, geleceğin de geçmiş yerine geçebildiğini gösteren gözlemler vardır. Bu sözler edebiyat değildir, pozitif gözlemlere dayanan bilimsel bir gerçektir.

 

Geçmiş, şimdi ve gelecek üç boyutlu alemin zaman realitesidir. Bundan dolayı, bu realite bu alemle sona erer. Üç boyutlu alemimizin dışında geçmiş, şimdi ve gelecek kavramı kalmaz. Gerçekten hatta henüz üç boyutlu alemden dışarı çıkmadan bile bu alemin yüksek planlarında zaman kavramında anlaşılmaz değişimlerin meydana gelmeye başladığını görürüz. Bir uyurgezerlik hali, hatta bir rüya hali bile bize bu konuda bazı ilkel fikirler verebilir.

 

Rüya rüyayı gören için bir realitedir. Nasıl ki dünyada yaşayan bir insan için de maddesel hayat bir realitedir. Rüyanın bir realite olmadığı zannına bizi düşüren etken onun pek kısa ve pek geçici görünmesidir. Fakat bu konudaki ölçülerimiz neye ve kime göredir? Bu anlayış rüyanın dışında yaşayanların anlayışıdır ve maddesel düşünceden doğmaktadır. Halbuki dünyamızın dışında yaşayan ve maddesel anlayışlardan kurtulmuş olan sonsuz varlıklar da vardır ki bunlara göre bizim yeryüzü hayatımız bir rüyadan daha çok kısa ve daha çok geçicidir. Şimdi, biz kendi hayatımızı da başka bir görüşe göre kısa ve geçicidir diye gerçekdışı mı kabul edeceğiz?

 

Realitenin değerini zamanla ölçmek adet olmamıştır. O halde, rüyadaki zaman kavramı nedir? Rüyasında on sene önceki evinde yaşayanlar vardır, yirmi sene önce ölmüş olan babası ile sağlığı zamanındaki gibi konuşanlar çoktur. Ve yıllarca önce geçmiş bir okul hayatındaki arkadaşları ile o günkü gibi yaşayanlar vardır. Rüyada bugünkü durumun bütün olayları genellikle unutulur. Özetle rüya gören bir insandaki zaman kavramı uyanıkken kendisinde var olan zaman kavramından tamamıyla ayrıdır.

 

Geçmiş, şimdi ve gelecek kavramı kemikten bir kafatası kutusu içinde sarılmış beyin maddesinin dünya icaplarına bağlı, zorunluluk halinde uydurmuş olduğu bir realitedir. İnsan ruhu maddesel baskılardan kurtulduğu oranda kendisinde mevcut zaman kayıtları yavaş yavaş gevşemeye başlar. Yani o, olayların olağan düzenlenişlerini değiştirmek olanağını elde eder. Bu işe olağan halde iken engel olan şey beyindir. Ruhun beyin kanalı ile meydana gelen düşüncesi zamanın geçmiş, şimdi ve gelecek düzenlenişinden kendisini kurtaramaz. Tıpkı insanın üç boyut kavramından kendisini kurtaramadığı gibi. Zaman mekana bağlı olmak nedeniyle üç boyut kavramından ayrılamaz. Bundan dolayı, o da üç boyut yasalarına zorunlu olarak bağlıdır. O halde yeryüzünde biz mekana bağlı hiçbir olayı zamanın geçmiş, şimdi ve gelecek düzenlenişinden kurtaramayız.

 

Fakat geçmiş, şimdi ve gelecek ne demektir? Ve mekanla var olan zaman, hangi yoldan geçmiş, şimdi ve gelecek olur?

Burada bir unsur vardır ki zamanın mekanla ilişkisini belirleyen odur.

Bu unsur harekettir. Şu halde, mekanla hareket zaman anlayışını doğurmaktadır. Yani mekana bağlı olan zaman, ancak hareket unsuru ile değer kazanır. Ve geçmiş, şimdi ve gelecek dediğimiz şey olayları meydana getiren hareketlerin nitelik ve niceliklerine bağlı bir anlayıştır. Bu hareketleri değiştirmekle geçmişi şimdi, şimdiyi gelecek, geleceği geçmiş vb. yapmak veya herhangi bir zamanı hiçbir şey yapmayıp ebediyen uzatmak mümkündür. Dünya imkanları bu hareketleri bizim istediğimiz gibi gerçekten değiştirebilmemize uygun değildir. Gerçi bu konuda birçok şeyler tasavvur edebiliriz fakat maddesel imkanlarımızın izin vermemesi yüzünden pek az şey yapabiliriz veya hiçbir şey yapamayız. Halbuki yüksek etkinlik yetenekleri gösteren maddelerden oluşmuş diğer alemlerde, ruhların hareketler üzerindeki hakimiyeti bizimkinden daha çok fazladır ve onlar bu hareketlerin çeşitli biçimini gerçekleştirmek yeteneğini gösterirler. Bundan dolayı, onların zaman üzerindeki hakimiyetleri ve zaman hakkındaki anlayışları bizdekinden başka türlüdür. Bu fikri, çok kaba olmakla beraber yaklaşık bir örnekle açıklamak isterim. Bir tepenin üzerinde saat ayarı için öğle vaktini haber vermek üzere atılacak top duruyor:

 

a- Ben bu topun bulunduğu yerden beş kilometre uzaktayım ve tepeye bakarak elimde saatimle topun atılmasını bekliyorum. Önce bir duman çıktı, arkasından kuru ve kısa bir ses geldi. Şimdi, saatimi, dumanı gördüğüm zamana göre mi, yoksa sesi işittiğim zamana göre mi ayarlayayım? Herhalde dumanı gördüğüm zaman 12’ye en yakın olan zamandır; pekala, saatimi

12 yaptım. Fakat farz edelim ki ben ikiye bölünmüş olayım ve iki numaralı Ruhselman da yanımda bulunsun ve top atıldığı zaman barut dumanını görmesin. Bundan dolayı, bir ve iki numaralı kişiliklerimin birisi dumana, diğeri sese göre ayarlanmış saatleri, ayrı ayrı vakitleri gösterecektir. Halbuki bir de Ruhselman’ın üçüncü varlığını kabul edersek ve bunu da topun yanına koyarsak onun da saati bir ve iki numaralınınkilerden başka ve daha erken ayarda olacaktır. Demek ki aynı olayın üç duruma göre meydana gelen tezahürü aynı varlık üzerinde birbirinden ayrı üç zaman anlayışı oluşturmuştur. Ve büyük bir şehrin, topun bulunduğu yere göre çeşitli uzaklıklarda bulunan halkının öğle vaktinde aynı topa göre ayarlamış oldukları saatlerin hiçbirisi diğerini tutmayacak ve hepsi de yanlış olacaktır. Bununla beraber görünen ve yüzeysel bir görüşle bütün bu insanlar saatlerinin doğru ve aynı ayarda olduğuna inanacaklardır. Ve onların her birinin bu dü şüncesi kendileri için bir realitedir.

 

b- Benim, uzayda senin yayılma hızına eşit bir hızım vardır. Ve ikiye bölünmüş varlığımdan birincisi topun yanında beklerken ikincisi top atılmazdan bir an önce son hızıyla uzaya doğru uzaklaşmaya başlamıştır. Top atıldı. Bir numaralı varlığım topun sesini duydu ve saatini ayarladı fakat iki numaralı varlığ ım hareketinde devam ettiği sürece topun sesini duymayacak ve saatini 12’ye getiremeyecektir. Demek aynı varlık karşısında aynı olay, yine bir hareket hali yüzünden hem var hem de yok olacaktır. Sonuç olarak, iki numaralı varlığım, daha doğrusu varlığımın ikinci parçası hareketini kestiği anda topun sesini duyacak ve saatini 12’ye getirecektir. Şu halde, bir varlık herhangi bir olayı kendi hareketlerini nitelik ve nicelik bakımından o olaya göre istediği gibi değiştirebildikçe, istediği zamanda meydana gelmiş gibi kabul etmek imkanını bulur. Yani örneğimizde olduğu üzere birisine göre şu anda atılmış bir top, hareket bakımından diğer durumdaki birisine göre bir, iki, beş, on, yüz, bin vb. saatlik bir gelecek işi olabilir. Ve o adam, hareket hızını düzenlemek ve idare etmekte ne kadar güç sahibi bulunursa zaman meselesindeki anlayışlarında o kadar çok varyasyonlar meydana getirebilir.

 

c- Ben uzayda sesin yayılım hızından daha çok hıza sahibim. Top atıldığı sırada onun yanında bulunan iki numaralı varlığım topun sesini duyar duymaz uzayda öyle koşmaya başladı ki her saniyede bir durup top sesini beklemekte ve onu işitince tekrar son hızla koşmasına devam etmektedir. Burada ne olacaktır? Bir numaralı varlığım için çoktan olup bitmiş bir olay iki numaralı varlığım için aynı şekilde ve her saniyede bir tekrarlayıp duracaktır. Ve varlığımın bir kısmının saati 12’den itibaren işleyip dururken diğerinin saati 12 ile 12 bir saniye arasında sürekli ileri ve geri gidip gelecek ve bir türlü ilerleyemeyecektir. Çünkü bütün bu saatler topçunun atmış olduğu 12 topuna göre ayarlanmaktadır.

Demek ki hareket, yani mekanda yer değiştirme şekline ve biçimine göre aynı bir olay tekrar tekrar duyulabilir ve bir “geçmiş” olamaz. Bundan başka “şimdi” de her belirli zamanda bir “gelecek” olur.

 

d- Ben uzayda sesin yayılım hızı kadar koşuyorum. Ve topun yanında beklerken top atılır atılmaz iki numaralı varlığımla topun atıldığı yerden uzaklaşmaya başladım.

Burada da başka bir olay meydana gelecektir. Birinci varlığımla topun kuru, kısa sesli patlayışını duyup bitirdiğim halde, ikinci varlığımla onun uzun, kesintisiz bir gürültü halinde devam edip gittiğini duyacağım ve ben bu hareketimi değiştirmedikçe bu ses kesilmeyecek, devam edecektir. Buna göre, hareketlerimizin, olayları meydana getiren hareketlere oranla alacağı niteliksel ve niceliksel durumuna bağlı olarak, herhangi bir anda olup bitmiş sayılan bir olay içinde ebediyet kadar uzun zaman yaşayabiliriz. Ve bir duruma göre duyulan örneğin kısa bir top sesi, diğer bir duruma göre bambaşka şekilde, uzun ve dayanılmaz bir gürültü halinde duyulabilir.

Bu fikirleri farklı birtakım düşüncelerle sadece okuyucularımızın anlama merakını harekete geçirmek gibi amaçsız ve anlamsız bir iş olsun diye yazmış değiliz. Ve madde, hareket, titreşim, perispiri,** ruh etkinliği vb. konularında şimdiye kadar söylemiş olduğumuz şeylerden sonra yukarıda söz ettiğimiz fikirlerin boş bir laftan ibaret olmadığını da okuyucularımızın takdir edeceklerinden eminiz. Kainatın imkanlar alemi bizim bildiklerimizinkinden daha çok büyüktür. Bundan dolayı, bu fikirler birçok diğer olayların anlaşılmasında olduğu gibi, hatırlama olayının açıklamasında da bize birtakım kolaylıklar göstermiş olacaktır.

**Perispiri klasik ruhçulukta, ruhun maddesel bedenlerle irtibat kurabilmek için ihtiyaç duyduğu, fevkalade ince bir maddeden meydana gelmiş olan bir vasıtadır. (RM)

 

Bu düşüncelerden çıkan sonuç nedir?

İlk olarak, esasen bilindiği gibi, zaman diye mutlak bir kavram yoktur.

İkinci olarak, zaman mekan ve hareketten ayrılmayan ve onlarla var olan bir kavramdır.

Üçüncü olarak, dışarıdan almış olduğumuz maddesel olaylara ait izlenimler zamanla belli olma durumu kazanmış ve zamanla kayıtlanmıştır. Ve nihayet bizim eşya ve olaylar hakkındaki bilgimiz hareketlerin niteliksel ve niceliksel hallerine bağlıdır.

Bundan dolayı, bir varlık ister insan halinde yeryüzünde bulunsun, ister spatyomda*** perispirisi ile bir ruh halinde olsun veya doğal şartları bambaşka diğer bir dünyada başka türlü hareket yeteneklerine sahip tanımadığımız bir halde bulunsun, hareket ve yer değiştirme yeteneğinin imkanı oranında olayları ve olaylardan ayrılmayan zamanı kavrayacak veya onlar hakkındaki kavrayışını yerine göre bilerek bilmeyerek veya isteyerek istemeyerek değiştirebilecektir. Bu fikir ses, ışık, ısı, elektrik, mıknatıslık vb. hareketle var olan dünyamızın sayısız doğal etkenleri hakkında olası olduğu gibi maddesel kainatımızda hareketle var olan bütün bilmediğimiz etkenler hakkında da -şimdilik asla anlayamayacağımız biçim ve hallerde-olasıdır.

*** Spatyom bedenden kesin olarak ayrılan ruhun geçtiği mekandır. Bu mekan ruhun imajinasyonuna ve serbest düşüncesine göre en uygun formları oluşturacak bir yapıdadır. (RM)

 

Özetle, gerek rüyalarda olduğu gibi, doğal ve kendiliğinden olan hallerde; gerek koma, bayılma, baygınlık gibi şuur kaybıyla bir arada hastalıklı hallerde ve gerek uyurgezerlik, psikolojik ayrılma, dedublüman**** gibi deneysel degajman***** hallerinde olduğu üzere serbestleşen ruh, bedene göre çok işlek ve etkinlik yeteneğine sahip perispirisiyle kozmik titreşimleri doğrudan doğruya alır ve onlarla her türlü ilişkide bulunur. Bu hal ruhun -gücüne göre- kendi perispirisine ait titreşimleri kozmik titreşimlerle olan ilişkilerinde istediği gibi yönlendirip yönetebilmesine -yukarıdan beri söylediğim yollarda- imkan verir.

****Dedublüman: Ruhçulukta, bedenli bir varlığın, bedenindeki maddelerin bir kısmını demateryalize edip, onları istediği bir biçime sokarak, başka yerlerde ortaya çıkarması olarak tanımlanır. Daha açık bir deyişle kişinin, aynı anda iki ayrı yerde biri yoğun, diğeri süptil maddelerden oluşan iki bedene sahip olmasıdır. (RM)

*****Degajman: Ruhçulukta, medyumun transa geçmeden evvel kendini etraftan bir konsantrasyon vasıtasıyla izole etmesi, bedensel ilişkilerden kendini sıyırması, ruh beden bağlantısını gevşetmesidir. Degajman sırasında beden duyuları zayıflar, ruhsal duyarlılık ve yetenekler gelişir. Ruhun serbestiyeti artar, ruhsal planlarla ilişki gelişir. (RM)

 

Bunun sonucu olarak ruh, iradesiyle örneğin geçmişte meydana gelmiş bir grup olayı genel yönetimiyle öne getirerek onların içinde “şu anda yaşıyormuş gibi” olur ki bizim “hakiki hatırlama” diye nitelendirdiğimiz şey budur. Böyle olunca, geçmişe ait kabul ettiğimiz olaylar koleksiyonunu bütün ayrıntılarıyla inceleyebiliriz. Örneğin, bir insan bu biçimde yirmi yıl önceki olaylar koleksiyonunu aynen şimdiki zamana getirebilirse biz ona hayatının yirmi yıl öncesini hatırlıyor deriz ve bu, hakiki bir hatırlama olur.

 

Dünyamızda zamanı değerlendiren şey hareketle var olan olaylardır. Zaman olay koleksiyonlarından ayrılmayan bir kavramdır. Bundan dolayı, bu olay koleksiyonlarından bir kısmının yerini değiştirmekle, örneğin bir olay koleksiyonunu olağan sırası dışında diğer bir olay koleksiyonunun önüne veya arkasına almakla bize göre itibari ve göreceli olan zamanın yerini değiştirmiş oluruz. Halbuki bu hal insanın hayatında sık sık meydana gelebilir. Hastalıklı durumlarda olur, deneysel süreçlerle olur, doğal yollardan olur ve daha bilmediğimiz kimbilir hangi şartlar altında olur. Ağır bir hastalık, derin bir uyku, bir kazanın doğurduğu şiddetli bir heyecan, hipnotik bir uyku vb. haller bunlar arasındadır.

 

Şu halde reenkarnasyon konusunu oldukça aydınlatan bu anlamdaki hatırlama hallerini ve bu halleri meydana getiren olayları gözden geçirmek faydalı olacaktır.

 

Geçmiş hayatları hatırlama olayı başlıca iki şekilde mümkün görünüyor; bunlardan birincisi, olağan hallerde meydana gelen hatırlamalar; ikincisi de, deneysel yöntemlerle meydana getirilen hatırlama halleri.

 

Olağan hallerde olan hatırlamalar diğerlerine göre daha az açık ve genellikle dikkatten kaçacak niteliktedir. Bu gruptan olmakla beraber önceki söylediklerimizden daha canlı ve bugünkü olaylar kadar yakından hatırlanmış eski hayatlara ait hatıralar da vardır ki özellikle çocukluk zamanında sıkça görülür. Bu tür hatırlamalar çok değerli olmakla birlikte metapsişik bilgilerin henüz yayılmamış olduğu çevrelerde hemen her zaman gözden kaçmakta ve yararlanılamaz bir halde kalmaktadır.

 

Bu gruptaki gözlemlere ait örnekler ya bu işlerle ilgili bulunanlar tarafından tesadüfen tespit edilebilmiş veya bu konuda bilgileri olmamakla beraber çocuklarının ruh halleri ile daha yakından meşgul, gözlemci ruhlu bazı aileler tarafından haber verilmiştir.

 

Fakat biz eminiz ki bunların yanında haber verilmeyenlerin veya gözden kaçanların miktarı tahminin çok üstündedir. Ve şüphesiz, bu yüksek konulara akademik değer verildiği günden itibaren gizli kalmış birçok gözlemler meydana çıkacak ve bu konunun aydınlatılması işi bu gözlemlerin de yardımıyla daha çok kolaylaşacaktır.

 

İkinci gruptaki deneysel gözlemlere gelince, bunlar bu işin uzmanı olan kişiler tarafından incelenmiş veya halen incelenmekte olan olaylara dayanır. Ve bu bakımdan bunların öncekilere göre daha bilimsel ve öğretici değerleri vardır.

 

Dr. Bedri Ruhselman’ın Ruh ve Kainat adlı eserinin cildinin 933-942. sayfalarından Türkçeleştiren: Neslihan Kosova.