Toplumsal Değişimler

Toplumsal Değişimler

Medyom: Macit Aray

Toplumların manevi çöküş dönemleri öyle bir sona doğru yürür ki peygamberlerin gelmeleriyle, büyük toplumsal değişimler yapmakla görevli kişilerin bütün önlemleriyle bir süre için rahatlama hakim olur gibi görünür. Fakat sonunda toplumsal ahlak düzeninin çökmesi yönünden huzura ve akla yönelik denge devam edemez olur ve sonunda doğal bir olayın ya da toplumsal bir felaketin bu topluma ve bu toplum hayatına son verdiğine şahit olabilirsiniz.

Böylece tarihi dönemler, ulusların bu tür kaderler ile baş başa kaldıklarını göstermektedir. Ellerinizdeki belgeler bunlardan yeteri kadarını kanıtlayabilir ve bundan sonrası için de birçok keşifler ve ibret verici neticeler görülebilir. Denizlerin altındaki kıtalar, insanların bir zaman yeryüzündeki mutluluklarının şahlanan şiddetli arzular haline dönüşmesinden sonra bir çöküntü ile son bulmasıyla oluşmuştur. Pompei Harabeleri bunun belli başlı örneklerinden biridir.

Öyle ise toplumun maddi ve manevi dengesini oluşturan etken ahlaktır diye tanımlanabilir. Ahlakın bu en saf ve sade tanımı insanların kaderlerini, toplum düzeni içerisinde öğreten bir süreçtir. Kemal (olgunluk) yalnız ahlak yolunun izlenmesiyle elde edilen bir sonuç değildir. Kemal ancak, anlayışın ahlak düzeni içinde yürüyüşünden ve yükselişinden elde edilir. Bu nedenle, sadece güzel karakterli olmak, tekamül için yeterli değildir. Aynı zamanda bilginin ve birçok becerilerin ve sanatların maddi ve manevi bütün araçlarıyla bir kemal ifade etmesi imkanı yoktur. Ancak, bunların dışında olan ahlak ögesini eklemek gerekir.

Dünya hayatının aşamaları, toplumlar bakımından büyük duraksamalar görmüştür. Hatta asırlarca insan hayatının akmadığı dünya aşamaları vardır. Bu bakımdan, tarihte bazı boşluklara rastlamak mümkün olabilir. Bu boşluklarda insan kaderinin yeni baştan düzenlenmesine doğru gidildiği meselesi akla gelebilir. Bu bir bakımdan doğrudur. Sizi inciten iki olay vardır: Birincisi şiddetli arzularınıza ters olan bir konu ve hareket karşısında incinirsiniz, yani ihtiyacınıza cevap vermeyecek olan olaylar size aykırı gelir, cehennem gibi görünür. İkincisi de sizi toplum düzenlerine ısındıracak (alıştıracak) bütünsel yasaların, sizin ruhsal enerjiniz üzerinde bir baskı etkisi yapmasından doğar.

Böylece, toplum hayatındaki düzenin dışına fırlamak isteyenler yok olup giderler. Yok olmanın bu beşeri anlamı, doğal anlamı ile de oluşabilir. Depremlerin, yangınların, kuraklıkların, şiddetli tayfunların insanları yeryüzünden silip süpürdüğü çok defa görülmüştür. Mezopotamya’da bunun belli başlı belirtileri vardır. Avrupa’da, Amerika’da, Arabistan’da hatta çöllerin güneyinde ve kutba yakın bölgelerde bile insanların çok büyük hayat maceraları sırasında izledikleri çeşitli yolların birer yıkılma sonucunda tükendiklerine şahit olunmuştur. Bütün oluşumlar tarihi bir hikayeden ibarettir. Asıl problem kendinizi bu düzene göre ayarlayabilmektir. Zaten dünya uygulamalarınızın gidiş hızına elverişli olsun diye adımlarınıza bir kolaylık sağlayan ahlak ilkeleri meydana getirilmiştir. Böylece, bu ilkelerin büyük özveriler sonucunda size kurtarıcı bir gelecek vaat ettiği kesindir. Aksi halde ahlakın basıncı altında inleyen ve düşünce yetisinin pencerelerinin açılmamış olması dolayısıyla, vicdanlarda şiddetli tepkiler duyulması nedeniyle bazı kimselerin hayatında bir kararsızlık gözlemlemek mümkündür. Böylece toplum hayatı çalkantılı bir hayattır ve bu büyük çalkantı da çeşitli sorunları, insanları birbirleriyle karşılaştırması sonucunda bilgisi, iktidarı ve iradi faaliyetleri oranında ruhsal olgunluğa doğru koşturmaktadır.