Meditasyon “İçe Yolculuk”

Meditasyon “İçe Yolculuk”

Ram Dass-

Meditasyon halinde iken zihniniz gittikçe daha çok duruldukça, şuurunuz kökten biçimde değişebilir. Sakinlikle beraber mutluluk ve heyecan dalgaları yayılabilir. Böylece astral varlıkları hissedebilir, bedeninizden kopup fiziksel varlığınızın ötesindeki alemlere yükseldiğinizi hissedebilir ve omuriliğinize yukarıdan boşalan gücü fark edebilirsiniz. Bedeninizi güçlendiren düşünceler, yakan duyumsamalar, keskin bir kalp ağrısı, derin bir sessizlikle dolup taşabilir ya da bedeninizin kaskatı kesildiğini hissedebilirsiniz. Krişna’nın çaldığı flüt gibi, şelale, gök gürültüsü veya zil gibi iç ve dış dünyaya ait sesler duyabilirsiniz. Tuhaf kokular alabilirsiniz ya da damağınızda farklı tatlar olabilir. Bedeninizde sızlama veya titreme hissedebilirsiniz. Daha da derine inerseniz, güneyli Budistlerin “jhanas” dediği coşku, heyecan, mutluluk ve algı açıklığı gibi niteliklere sahip transa geçebilirsiniz. Uzak diyarları gözünüzde canlandırabilir, birtakım şeyleri bildiğinizi ama bunu nasıl başardığınızı açıklayamadığınızı fark edebilirsiniz.

Bu gibi deneyimler sizi baştan çıkarabilir. Bunlara takılıp kalır ve aşırı sevgi ya da nefretten kaynaklanan bir büyüye kapılırsanız bu deneyimlere yersiz bir önem vermiş olursunuz. Bu türden baştan çıkarıcı bir deneyim yaşadığınızda, o anın hatırası, meditasyonun karşısına bir engel olarak çıkabilir, özellikle de aynı deneyimi yeniden yaşamaya çalışırsanız. Meditasyonu sürdürebilmek için bu gibi durumlara bağlanmaktan uzak durmalı ve bunun ötesine geçmeye çalışmalısınız. Deneyimler kendiliğinden gelirse sorun yok. Ancak sürekli onlara ulaşmaya çalışmayın.

On beş günlük bir meditasyon kursu aldığımı hatırlıyorum. On ikinci günde hayatımda hiç tatmadığım bir huzura kavuşmuştum. O kadar derin bir huzurdu ki bu, hemen hocama gittim ve şöyle dedim: “Hayatım boyunca aradığım böyle bir huzurdu. Her şeyi bu huzuru yakalamak için yaptım.” Ancak bir ay sonra diğer ruhsal çalışmalara geçmiştim bile. Huzur deneyimi yeterli değildi çünkü sınırlıydı. Herhangi bir deneyim, bir isim verebildiğimiz herhangi bir şey meditasyon anlamına gelmiyordu.

Meditasyon, okyanusun derinliklerine dalmak gibi bir şeydir. Derinlere inip ardından kolayca önceki halinize dönebilmeniz için, bedeninizin her aşamaya alışması gerekir. Kendinizi her yeni düzeye göre ayarladığınızda daha büyük güce sahip olursunuz. Kötü olan şudur ki, meditasyon sırasında daha büyük güce kavuştukça bu güç, meditasyon yapmadığınız durumlara, yani hala bağlı olduğunuz eski alışkanlıklarınızın etkili olduğu durumlara da taşınır. Bu yeni güçten, eski alışkanlıkları güçlendirmek ve düşünce gücünü ego doğrultusunda kullanmak için yararlanmak eğilimi insanlara pek çekici gelmektedir. Örneğin, bu yeni gücün cinsel arzularınızı, coşkunuzu, uzmanlığınızı ya da sosyal güç ve konumunuzu yükselttiğini fark edebilirsiniz. Kuşkusuz bu, meditasyonun cazibelerinden biridir.

Ancak kendi ruhunuzun derinliklerine dalmayı arzuluyorsanız, yani Buda’nın, İsa’nın, Ramakrişna’nın, İbrahim’in, Muhammed’in sahip olduğu şeye ulaşmak için yola çıkıyorsanız, o zaman bu gücü eski alışkanlıklarınız için harcamaktan kaçınmalısınız. Aksine, bu güçten daha derinlere inmek adına yararlanmalısınız. Tanrı’ya yaklaşmanın verdiği güç, sizi Tanrı’ya bin kat daha yaklaştırabilir.

Ego, bu gücün ortasında var olabilmenizi sağlayacak biçimde yapılanmıştır. Tıpkı uzay boşluğundaki inanılmaz enerjinin saldırısından korunmak için kalın demir duvarlarla örülmüş bir uzay gemisi gibidir. Meditasyon sanatı ise egoyu yok etmeden, var olan şuuru uyandırmak için bu yeni gücü adım adım gün ışığına çıkarmaya çalışır.

Zihniniz ve kalbiniz yeterince açık değilse, içinizde var olan güç olumsuz biçimler alıp şiddetli sarsıntı nöbetlerine neden olan ham bir güce dönüşebilir. Bu durumda alıngan, sinirli, uykusuz, aceleci, heyecanlı veya endişeli olmanız doğaldır. Etrafınızdakilerin anlayamadığı bakış açılarına sahip olduğunuz için delirdiğinizi bile düşünebilirsiniz.

Bu gücü olumlu biçimde kullanmaya kendinizi hazırlamak için zihninizi arındırmalı ve bedeninizi güçlendirmelisiniz. İşte o zaman, yani daha büyük güç kaynaklarıyla aranızdaki engeller azaldığında, hazır hale gelmiş olacaksınız. Bu yoğun güç toplama çalışmaları varlığınıza etki ettikçe sarsıntı veya sinirlilik hali gibi belirtiler sezmekle birlikte, o gücü elinizde tutuyor olacaksınız. Aynı şeyi ben yaşadığımda, kalbime odaklanıyor, nefes alıp veriyor ve her nefeste içimin sevgiyle dolduğunu hissediyorum. Bu büyük güce siz de sahip olabilirsiniz ama ancak sevgi dolu bir denge kurduğunuzda bu gücün altında ezilmezsiniz. Sevgi ile kendinizi bu güce daha çok açmış olursunuz. O zaman sevginin gücüyle gelişirsiniz. Yuvaya dönme yolundasınız demektir.

Yolculuğun ilk dönemlerinde, aşırı seçici olabilir ve pek çok yol deneyebilirsiniz. Bir yoldan diğerine doğru olan bu tür değişimleri zayıflık olarak görmemek gerekir. Doğru olduğunu düşünüyorsanız tek bir yolu izlemek da zayıflık değildir. Ancak doğruluğuna inanmadığınız bir yola bağlı kalmak veya birisinde diğerlerinden daha fazla ilerlemiş olmamak için yöntemler arasında gidip gelmek zayıflıktır. Ne zaman değişiklik yapıp ne zaman duracağınıza nasıl karar vereceksiniz? İçinizdeki sesi, kalbinizi dinleyin ve kendinize karşı dürüst olun. Kendine karşı güven ve dürüstlük sizi yalnızca bu ilk dönemlerde değil aydınlanmaya giden yol boyunca yönlendirmeye devam edecektir. Her birey dürüst olmak ve kendi ruhsal gelişim sürecinde geldiği aşamayı saygıyla karşılamak zorundadır. Kimse başka birinin yaşamını süremez. Siz kendi yaşamınızı yaşamalısınız.

Yazarın Journey of Awakening (Uyanışa Yolculuk) adlı kitabından yapılan alıntıyı çeviren: Sema Özçallı