Üç Kere Yüce Hermes
Derleyen: Nusret Sefa Yılmaz-
HERMES NİÇİN ÖNEMLİDİR?
İnsanlık tarihi yüce amaçlara doğru kendisine hız vermiş bilge kişiler ve inisiyelerle doludur. Bunların arasında Hermes, en çok atıf yapılanlardandır. Hermes farklı metinlerde Toth, Tehenti, İdris, Enoch gibi farklı isimlerle anılmıştır. Tüm bu farklı isimlere ait metinlerin her birisinin ardında aynı üslubu görebiliriz ki bu metinlerin hepsi Hermetik üsluptadır.
Yahudi gizemciliğinde Enoch adında gizemli bir peygamber olarak zikredilen, Kuran-ı Kerim’de İdris olarak anılan, Bahai metinlerinde Hermesi elvah olarak belirtilen, kadim Mısır bilgilerinde Toth diye bahsedilen, eski Yunanda Hermes Trismegistus olarak belirtilen kişinin Hermes olduğu yaygın olarak kabul edilir.
Sözü edilen isimler bulundukları toplumu ve buna bağlı olarak gelişen düşünsel ortamı doğrudan etkilemişlerdir. Bu anlamda birçok toplum için Hermes, başlangıç sözlerini söyleyen kişi olarak kabul edilmiştir. Nitekim Hermes’e atfedilen metinler de bilinen en eski ezoterik metinlerdendir. Eski metinler olması tarihsel olarak metinlerin etki sahasını kuvvetlendirmektedir.
Hermes’e atfedilen yazılar günümüze kurumsal dinsel yapılar aracılığı ile değil de daha çok ezoterizme ve içsel gelişmeye önem veren kişi ve gruplar aracılığı ile gelmiştir. Bu anlamda dinlerin Batıni tarafları sayesinde tarihin her döneminde varlığını sürdürmüştür.
Tarihsel olarak Hermes’e yönelik yapılan yorumlarda şu tip ortak noktalar tespit etmek mümkündür. Hermes bir Mısırlıdır ve Mısır uygarlığının baş mimarıdır. Mısır uygarlığının kuruluşu büyük tufandan önce başlamış ve tufandan sonra Mısır uygarlığı açıkça ortaya çıkmıştır. Hermes’in yaşadığı dönemin tufan öncesi ve sonrası dönem olduğu hakkında anlaşmazlıklar olsa da onun Mısır uygarlığının kurucusu ve temel öğretilerin oluşmasında katkı sağlayıcı olduğu konusunda genel bir kanı vardır. Hermes bu anlamıyla insanlığın gelişkin mirasını yeni bir ortamda yeşerten insanlığın ruhsal babasıdır. Bu babalık nosyonu gelecek nesilleri temsil eden Tat figüründe Hermes’in metinleri aracılığı ile sunulmuştur.
Hermetizm, Hermes’e atfedilen yazıların gösterdiği bütünsel bir anlayışın ismidir. Hermetik düşünce sadece Mısır ve Mısır dinini değil bütün insanlığı etkilemiştir. Yeni platonculuk, rönesans, reform hareketleri ve İslam’daki mistisizm düşüncesinin temelleri Hermetik metinlere dayanır. Kabalist anlayış, simya geleneği, hristiyan gnostizmi, pagan rahiplerin mistizmi Hermetik geleneğe bağlıdır. Hermetik düşüncenin Essenilerle de ilişkisi olduğunu belirtenler vardır. İslam anlatılarında ilk göğe çekilen peygamber olarak İdris kabul edilir. Göğe çekilmek göksel olanla bütünleşmek ve fiziki olarak da orada ve yerde var olmak anlamındadır. Hermetik anlayış İslam içinde Rafizilik, Mutezile, İsmaililik olarak kendini açıkça sunmuştur. İlmi nücun (astroloji), ilmi simya ve İhvan-ı safa risalelerinin çoğunluğu hermetik metinlerle doludur. Bunlar arasında Ebu Bekr Muhammet İbn Zekeriyya El Razi (simyacıdır) ve bir Karmarti olan Abdullah İbn Meymun cesaretle Hermes’in ismini zikredebilenlerdendir.
Üç kere yüce Hermes olarak Grek’lerin ortaya koyduğu Hermes aslında yerin, göğün ve geçişin simgesi olarak başlangıç ve sonun kendisi olduğunu gösterir. Yeni çağ mistiklerinin bazılarına göre de Hermes Baba olandır ve baba olanın yeryüzündeki tezahürüdür.
Hermes üzerine tarih boyunca çok şey yazılmış ve konuşulmuştur. Rönesansın başlamasında Hermetik düşünceler etkin bir rol oynamasına karşın aydınlanma dönemi sonrası gelişen sanayi toplumunda Hermetik metinler safsata yığını olarak görülmüştür. Fakat günümüzde sadece maddesel yönünü geliştiren modern uygarlık, ruhsallığı ihmal etmiş ve iki kanadı olan insanlık kuşunun maddi kanadını geliştirirken ruhsal kanadını cılız bırakmıştır. Hermetik metinler maddesel ve ruhsal dengeler bütünü olması sebebiyle çağımız insanının es geçtiği bazı değerleri düşünmesine ve bazı değerlerindeki abartılardan kurtulmasına yardımcı olmaktadır. Çünkü Hermetik metinler ruhsal olana yaptığı vurgu kadar maddi olanın yetiştirilmesine de önemli vurgular yapmıştır. Bu anlamda insanlığın maddi ve ruhsal yönlerine bir bütün olarak tesir etme ve ona rehberlik yapma imkanına sahiptir.
Hermetika ve Hermes yeni çağ ile birlikte yeni uyanışlara ve insanlığın ürettiği ve muhatap olduğu maddi ve ruhsal bilgilerin sentezine çok önemli katkılar sağlamaktadır.
HERMETİK METİNLERİN TARİHİ
Hermetika günümüze kadar birçok farklı çevirisi ile karşımıza gelmiştir. Hermes kendi yazdığı dilden yapılacak çevirilerin gizemli bağının koparılacağını ve sözünün etkisinin azalacağını vurgulamıştır. Buna rağmen Hermes’in metinleri farklı kültürler ve ortamlarda çevrilerek insanlara içsel dönüşüm yolunda bir rehber olmuştur.
Konuyla ilgili çeşitli araştırmacıların iddialarına göre, Hermetika aslında kadim kutsal yazı ile yazılmıştır daha sonra eski Mısır dili ile kaynaşma olmuş ve Mısır diline dönüşmüştür. Fakat bu metinler M.S. 3. yüzyılda İmparator Theodosrus’un himayesindeki zamanın İskenderiye Patriği Theophilus’un fermanı ile Mısırca yazılan her eserin ortadan kaldırılması ve Mısırca konuşanların öldürülmesiyle ortadan kalkmıştır. Bu baskı döneminden kaçan mistikler kadim yazı formu ve Mısırca yerine Grek alfabesini kullanarak birçok teoloji kitabının yazıldığı Kopt dilini kullanmışlardır. Bu dil 17. yüzyıla kadar yani bu dili bilen rahipler yaşadığı süre içinde var olmuştur. Günümüzde metinler eski Mısırca değil, Grekçe, Latince, Arapça ve Kopt dilindedir. Hermetik felsefe, Mısır uygarlığının içine sinmiş bir şekilde yaşarken örgütlü bir dine dönüşen Güneş Tanrı dini, Hermetik düşüncenin rahipler arasında bir sır olarak yaşamasına sebep olmuştur. Bu anlayış piramitlerin birer inisiyasyon merkezi olarak çalışması ve bu inisiyasyonlardan yararlanan birçok mistiğin yetişmesine olanak sağlamıştır. Bunların arasında Fisagor, Eflatun ve Hz. Musa sayılabilir.
Hermetika günümüze Grekçe’ye çevrilmesi sayesinde ulaşmıştır. M.Ö. 3. yüzyılda birçok astroloji metni Grekçe’ye çevrilmiştir. Bu zamanda Toth’un yazıları da Grekçe’de dolaşmaya başlamıştır. Hermes Trismegistus’a atfedilen eserler Grekçe’de hem bir kadim bilgiler ansiklopedisi hem de simya, astroloji, tıp, botanik gibi pratik amaçlara yönelik bilgi kaynağı olarak kullanılmıştır. Hermes’in metinleri felsefi ve teknik olarak ikiye ayrılabilir. Felsefi kısmı, içsel dünya ve Tanrısallık hakkında bilgilerin işlendiği; Corpus Hermeticum, Stobaeus Fragmanları, Viyana ve Nag Hammadi papirüsleri ve Logos Teleios isimleri ile bilinen ortak metinlerdir. Diğer metinler ise astroloji, simya, anatomi, tıp, botanik, ile ilgili bilgileri içerir.
Grekçe’ye oradan da Latince’ye çevrilen eserler 7. yüzyıldan itibaren Arapça’ya da çevrilerek İslam dünyasında önemli bir yer tutmaya başladı. İslam dünyasında Hermes, İdris peygamberle ve mistik Enoch’la özdeşleştirildi. Grekçeden Arapçaya çevrilen eserler arasında şunları sayabiliriz. Hermese atfedilen Kitabu’l-esrar. Majinin kurallarının belirtildiği Nevamis Hirmis. El Kindi’nin yazdığı Hermesin Grekçe çevirisi olan Risale fi ilm el-ketif. Arap yazarların hermetik felsefeyi konu alan ve hermetik etki taşıyan yapıtlardan birkaç örnek vermek gerekirse şunlar belirtilebilir. Farklı türde bitki üretebilmek için yazılmış olan Kitab Esrar el-kamer. Hermes’in deyişlerini içeren Adab ül-felasifa. Simya üzerine hermetik yapıt olan Muhammet ibn Umeyl Teymimi’nin, Kitab Şerh Ül-Suver’i. Büyü ve dua metinleri olan Kitab Gayet Ül Hakim. Bunun yanında İhvan Us Safa risalelerinde açık bir hermetik etkiyi görebiliriz.
Günümüzdeki Hermetika çevirileri Grekçe ve Latince eski belgelerden yapılmış çevirilerdir. Olabildiğince başarılı çeviriler mevcuttur. Hermes’in metinleri yaygın olarak kullanılan bütün dillere çevrilmiştir. Hermes’in kendisinin çeviriden dolayı oluşabilecek anlam ve tesir azalmasına dair uyarısına rağmen insanlık bu arıtıcı kaynaktan kendini uzak tutmamış ve farklı dillere çevirileri yapılmıştır. Hermetika’nın her çevirisi çağının ve döneminin donanımının üstünde bir anlayışa hitap edebilme imkanını sağlamıştır. Bu manada hermetik metinlerle bir vesile ile tanışmış olmak, onun tarihsel okuması içinde bulunduğumuzu unutmamak metinlerin anlaşılmasındaki güçlüğü de aşmamızı sağlayacaktır. Birçok sembolik anlatım günümüzde somut olarak anlaşılacağı gibi, birçok problemli durum da günümüz koşullarında basit çözümlerle halledilebilecek pürüzler gibi görülebilecektir. Onun için Hermes’in metinlerinin kendi söylediği ve yaptığı gibi “tefekkür yoluyla eriştim Atum’un bilgisine” ibaresinde olduğu şekliyle tefekkür yolu ile okunması gerekir.
Hermes’in günümüze kadar ulaşan çevirilerinde temel olarak;
Tanrının görünmemesi ve tezahür edebilmesi, düşünerek tezahür edebilme özelliğinin olması, bir ve tek olması, mükemmel olanın yaratıcısı olması, bütün isimlerden yüce olması, hem var olan hem de var olmayan olması ifade edilmiştir.
“Var olanları o tezahür ettirir var olmayanları ise kendi içinde muhafaza eder. Hiçbir yer ve hiçbir yön yoktur ki Tanrı’yı temsil edebilsin. (Tanrıya) Her şey sensin senden gayrı hiç bir şey yoktur, var olan her şey sensin ve var olmayan her şey de sensin, sen düşünürken zihinsin, yaratırken babasın, güç verirken Tanrı’sın, iyisin her şeyin yaratıcısısın. İyilik Tanrı’nın kendisidir, iyilik üretilmiş olanda değil üretilmemiş olandadır. İnsanlardaki iyilik çok kötü olmayan iyiliktir. Güzellik ve iyilik Tanrı’nın bütünleyici parçalarıdır ve yalnızca ona özgüdür, Tanrı’yı arıyorsan güzelliğin peşine düş, ona ulaşan tek bir yol mevcuttur, içsellik ve adanmışlık.”
Hermes geçmişte olduğu gibi günümüzde de inisiyatik faaliyetine devam etmektedir. Tanrı her yerdedir ve Tanrı’ya doğru gidişte Hermetik bilgiler herkese farklı bir hız vererek kendi cazibesi etrafında bir şekilde insanları toplamaktadır. Farklı okumaların birleştirilmesi ve birlikte sunulması aslında Hermetik maksadın yani Bütünün Tanrısallaşmasının ve tezahür ettiren düşüncenin var ediciliğinin bir örneğidir.
Sonuç
Hermes tarihin hangi döneminde ve nerede yaşamış olursa olsun bütün insanlığın topyekün uyanmasının beklendiği bu dönemde artık bütün insanlığa mal olmuş bir inisiyedir. Nasıl bakarsak bakalım, Tanrısal muradın bizi ulaştıracağı yolun en ciddi köşe taşlarından biri olan Hermes, tezahür ettiren düşünceye sahiptir ve onun düşüncesi içinde olmak yeryüzünün güzellik yönünde yeniden yaratılmasına katkıda bulunmak olacaktır. Üç farklı hermetik metnin bir araya getirilmesindeki temel amaç, Hermes’in hem kapsamının fark edilmesi, hem ana fikri ve hedefinin anlaşılması hem de farklı okumalarla Hermes’teki bütünlüğün fark edilmesi isteğidir. Hermetik metinler üzerinde düşünerek, tefekkür edilerek durulması gereken metinlerdir. Ve insana zihinsel devinimi hızlandırmak açısından ciddi süratler katacağı açıktır. Baba olan Hermes’in gelecek olan bizler için aydınlatıcı ve idrak ettirici olması temennilerimle bu yazıya son veriyorum. Tanrısal maksadın gerçekleşmesi bütün kainatların en derin arzusudur. Bizi bu derin arzumuzdan uzaklaştıran ve varlığımızı çepeçevre saran kabuklar, Hermes’inkiler gibi yaratıcı sözler ve doğrudan Tanrı’nın kelamı ile çözülebilir.