Uyanma Zamanı

Uyanma Zamanı

Sonay Sunucu

Zor günlerden geçiyoruz öyle değil mi? Ama geriye dönüp baktığımızda da görüyoruz ki hep zor günler olmuş insanın olduğu yerde. Üstelik de bu zor günler için oldukça sıklıkla uyarıldık, bu günler gelecekti, bazılarımız biliyorduk.

Peki ya bu içinde yaşadığımız zor günler, çok da bugünkü insanlığın ürünü değilse? Hepimiz, geçmişten gelen kinin, nefretin, üzüntünün kurbanı oluyorsak? Ne yapardınız o zaman? Kim, kimi suçlardı bu durumda? Her doğan çocuk, bir umut, bir sevgi tohumu ile geliyorken, geçmişin bu kalıpları çocukların her birini, kendi iradesi dışında kirletiyor ve ele geçiriyorsa ne yapardınız?

Aslında her birimiz, aynı bütünün bir parçasıyken ve aynı ham maddeden meydana gelmişken, kim, kime ve neden düşmanlık beslesin ki? Sadece gözleri perdelendi, kulakları tıkandı, kalpleri mühürlendi. Gerçeğe, hakikate olan algıları köreldi, duyamaz, hissedemez oldular.

Her türden düşmanca ifadeye karşı da ben kulaklarımı tıkıyorum, gözlerimi ve kalbimi kapıyorum. Saf, özümün hakikatini gölgeleyecek ne varsa reddediyorum. Biliyorum herkesin geçerli bir nedeni var ve herkes kendi bakış açısından haklı. Ama yine biliyorum ki tüm bunlar bir senaryo ve biz bu senaryolara kendimizi kapıp koyverdikçe asla ve asla sonu gelmeyecek. Ve bana göre bir felaket dışında hiçbir yere de ulaşılamayacak.

Olmuyor işte, anlayalım artık, bu şekilde olmuyor. Nefret ederek, kin güderek ya da kendi hatalarını, yanlışlarını veya negatif taraflarını reddedip, başkalarına projekte ederek olmuyor. Kendimizi olduğu gibi kabule geçmeden olmuyor. Biz bu kabule geçmedikçe de insanlıkla bir oyuncak misali, oynanıyor da oynanıyor.

Düşünsenize, bu kadar karmaşayı, ezayı, cefayı yaratan insan gücü, olumlu kullanıldığında neler olur?

Sadece bir hayal edin. Ve bunu yapmaya çalıştığınızda fark edeceksiniz ki bizi bu anlamda destekleyen inanılmaz bir güç var ve hazır, hasretle bizi bekliyor. Uyanmamızı bekliyor. Kendi muhteşem, yapıcı, sevgi dolu gücümüze uyanmamızı bekliyor.

Ve bunu hayal etmek için de bahaneler yaratmayın lütfen, sadece hayal edin ve görün. Her ne yapmış olursanız olun, kendinizi ne kadar negatif görüyor olursanız olun, “Ben buna asla layık olamam,” şeklinde bile düşünseniz hiç fark etmez. Çünkü her biri sadece birer rol, bize dayatılan, özümüz merkezinden baktığımızda olmak istemediğimiz ama mecbur kılındığımız birer rol. Hepsi bu! Uyan ey güzel insanlık! Sen bu değilsin! Özüne uyan, ışığına uyan, sonsuz sevgine uyan, kaynağına uyan!

Bu sevgi yoluna çoktan çıkmış yol alanlar var. Çok iş düşüyor herkese biliyorsunuz. Negatifliğin yıldırmasına izin vermeden, Ergün Arıkdal’ın da dediği gibi “Azimle, sebatla, cesaretle ve basiretle” bu yola devam edilmesi gerekmekte. Oldukça fazla senaryo var bu yolda, bu ışıklı, güzel yoldan saptıracak. Olsun yine de yine de devam, vazgeçmeden, sevgiyle ve birbirimizden kopmadan yine de devam. Sonunda ne olacak bilmesek de, bunun bir ödülü olmasa da, her ne olursa olsun yola devam…

Yazımın başında dediğim gibi “Ya hepimiz, geçmişten gelen kinin, nefretin, üzüntünün kurbanı oluyorsak?” Ne yapardık, ne düşünürdük bu durumda? Şöyle diyor, “gölge” kavramını bizlerle tanıştıran Carl Gustave Jung, “İnsanlar, çatışmanın kendi içlerinde yaşandığını bilmediklerinden, suçu ötekine atarlar. Kardeşine hınçduyduğunda, içindeki kardeşe yani içinde kardeşine benzer olana hınç duyduğunu düşün. Bir insan olarak, insanlığın bir parçasısın ve dolayısıyla, insanlığın bütünüymüşsün gibi bütün insanlıkta payın var.

Sana karşıt olan insanı alt edip öldürdüğünde, içindeki o insanı da öldürürsün ve yaşamının bir parçasını katledersin. Bu ölünün tini, peşini bırakmaz ve yaşamının neşe bulmasına izin vermez. Yaşamaya devam etmek için bütünlüğüne gereksinimin var.”

Bana öyle geliyor ki kızılacak hiç kimse yok, buna kendimiz de dahiliz. Artık sorumluluğumuzun farkına varma ve silkelenme zamanı. Eski kızgınlıkları, nefretleri, gönül yorgunluklarını geleceğe taşımayı reddedelim artık. Bahanelerle, yanlış anlamalarla, intikam almalarla, gücenmelerle kaybedecek bir an bile yok. Uyanma zamanı şimdi; sadece uyanma, gerçeğe, hakikate, sevgiye, ışığa uyanma…

Ruh ve Madde Dergisi Kasım 2015 Sayı: 671