Zihin Kontrol Bilimi: Sofroloji

Zihin Kontrol Bilimi: Sofroloji

Ebru Denizeri Özek

Bugün, zaman dilimi olarak içinde bulunduğumuz 21.yüzyıl, beraberinde getirdiği geniş imkanlarla bizleri de çok hızlı bir gelişim sürecinin içine sokmuş durumdadır.

Bu hıza ve dinamizme ayak uydurabilmemiz, kendimizi fiziksel ve zihinsel alanlarda yenilememize, geliştirmemize bağlıdır.

Günümüzde, İnsan’ın beden ve zihinden oluşan bütünsel kapasitesini daha iyi anlamak ve Yeni İnsan’ı yapılandırmak için birtakım çalışma sistemleri ortaya çıkmış durumdadır.
Sofroloji, işte bu sistemlerden biridir ve bizzat kendi uygulamalarımızla geliştirebileceğimiz bir Kendini Tanıma çalışmasıdır.

SOFROLOJİ NEDİR?

Sofroloji, 1960 yılında İspanyol psikiyatrist Dr. Alfonso Caycedo tarafından kurulan bir şuur bilimi disiplinidir. Nöropsikiyatri eğitimi alırken ipnoz konusundan oldukça etkilenen Caycedo, uzun bir süre Doğu felsefelerini (Budizm, Yoga, Meditasyon, Zen vs..) incelemiş ve bu araştırmalarını insanın değiştirilmiş şuur halleri üzerinde derinleştirmeye karar vermiştir.
Bunun sonucunda, insanların o güne kadar inandığı eski kavramları bir kenara atmış ve Sofroloji adı altında yeni bir bilim ortaya koymuştur.

Sözcüğün etimolojik yapısı eski Yunanca’dan kaynaklanır: Sos (uyum), phren (zihin/şuur) ve logos (irdeleme/inceleme) anlamına gelir. Bu konumlar Sofrolojiye tüm anlam genişliğini verir: Sofroloji, Ahenkli Şuur Bilimidir.

Yıllarca süren klinik inceleme ve araştırmalarının ürününü tıp dünyasına global bir yöntem biçiminde sunan Caycedo, 1960’da Barcelona’daki Sofroloji Merkezini kurmuştur.

SOFROLOJİ: AHENKLİ ŞUUR BİLİMİ

Caycedo, yapmış olduğu çalışmalarda, insanın bedensel ve zihinsel alanda gerçek kapasitesini kullanmadığını görmüştür. Bunun temelinde, her birimizin küçük yaşlardan itibaren çevreden aldığımız telkinlerin etkisiyle kendimizi sınırlamamız ve pek çok alanda kilitlememiz yatmaktadır.

Telkinbilim/Telkineğitim konusundaki çalışmalarıyla İnsan ve İnsanın kapasitesinin sınırsızlığına yeni bir soluk getiren Bulgar asıllı Dr. Georgi Lozanov da Caycedo’nun görüşlerini paylaşır ve şöyle der:
“Tarih ve toplum sürekli bize yeteneklerimiz hakkında birtakım telkinlerde bulunuyor ve telkinler neler yapabileceğimiz konusunda bizi sınırlıyor. Sınırlara inanmak, sınırlı insanlar yaratıyor.”
Dolayısıyla Caycedo, Sofroloji çalışmalarını, öğrencilerinin veya hastalarının, daha önceden kendileri ve becerileri hakkında edinmiş oldukları izlenimleri değiştirerek, yeni insanlar oluşturma temeline dayandırmıştır.
Kendisi Sofrolojiyi şöyle tanımlamaktadır: “Sofroloji aslında bir öğretim yoludur. Kişiye gevşeme, nefes, konsantrasyon, imajinasyon, kendi kendine telkin tekniklerini öğreterek, kişinin kendi kapasitesiyle iletişime geçmesine ve bu kapasiteyi kullanmasına rehberlik etmektir.”
Dolayısıyla sofroloji, gevşeme+nefes+konsantrasyon+imajinasyon+kendi kendine telkin gibi şuur seviyesini değiştirmeye yarayan teknikleri kullanarak, şuurun dinginliğine yapılacak içsel bir yolculuktur.
Bu dinginlikte kendimize dürüstçe bakabilmek; bir anlamda Kendini Tanıma çalışmasıdır.

SOFROLJİDE AMAÇ

Öncelikle, kişide öğrenmeye engel olan zihinsel, duygusal, ahlaksal bariyerleri kaldırmaktır.
Süje üzerinde hiçbir baskı kurmadan, süjeyi ipnotik hale sokmadan, güven oluşturarak, tembih alacak hale getirmektir.
Rehberlik ederek, kişide kendi kendine problemlerini çözme gücünü oluşturmaktır.
Kişiyi yaşamından sorumlu, özerk ve özgür bir birey yapmaktır.

SOFROLOJİ/İPNOZ AYRIMI

Sofroloji, insan şuurunun değişik hallerini incelemesi ve kullandığı teknikler nedeniyle çoğu zaman İpnoz uygulaması ile karıştırılmaktadır.
Ancak sofroloji, özellikle sofrolog-süje ilişkisinin niteliği açısından ipnozdan oldukça farklıdır.
Klasik ipnozda, ipnotizör süjenin karşısında mutlak hakim roldedir. Süjesine emirler verir; bazen onun isteğinin zıttına telkinler verebilir.
Sofrolog ise bir öğretmendir. Tahakküm etmeden rehberlik eder. Hastanın rızası olmadan onu tedavi etmez. İki kişi arasındaki geçici birleşme tamamen isteğe bağlıdır. Bu birleşme esnasında sofrolog, hastanın kendi amacını bizzat tayin etmesi ve kendisine öğretilen yöntemleri kendi insiyatifiyle uygulaması için mümkün olduğu kadar az emir vermeye çalışır.
Ayrıca sofrolojide telkinler, ipnozda olduğu gibi otoriter bir tavır yerine, Eflatun’un “yumuşak, ahenkli söz” olarak tarif ettiği TERPNOS LOGOS, yani yumuşak fısıltılar şeklinde yapılır.

SOFROLOG/SÜJE İLİŞKİSİ

Sofrolojiyi uygulayan ve öğreten sofroloğun, öğrenci veya hastalar üzerinde büyük etkisi vardır.
Sofroloğun, insan organizmasını ve psikolojisini çok iyi bilmesi, sofrolojinin mümkün olduğunca sağlık uzmanları (tıp doktorları) tarafından uygulanması gerekmektedir.
Sofroloğun, Sofroloji konusunda çok iyi bir eğitim alması; öğrenci ve/veya hastalar üzerinde psişik bir etki/bir alan ve sarsılmaz bir güven oluşturması gereklidir.
Sofronik çalışmalarla farkındalıkları yükselen öğrenciler, eğitmenin duygu ve düşüncelerini de algılayabildiklerini ifade etmektedirler. Eğitmen karamsarlık hissediyorsa, öğrencilerin yetersiz olduğunu ve uygulanan yöntemin işe yaramayacağını düşünüyorsa, öğrenciler bunu algılamakta ve performansları etkilenmektedir.
Eğitmenin davranışlarındaki el kol hareketleri, ses tonu, yüzdeki mimikler gibi sessiz ipuçları öğrencinin ve/veya hastanın motivasyonunu ve özgüvenini etkilemektedir. Öğrenci ile eğitmen arasındaki uyum çok önemlidir.
Bu nedenle, sofronik çalışmalarda öyle bir atmosfer ve güven ortamı yaratılır ki, kişideki normal yetenekler ve hafıza, ikna yoluyla daha büyük kapasitelere ulaştırılabilir.

SOFROLJİDE KULLANILAN METOTLAR GEVŞEME

Sofronik uygulamaların temelinde öncelikle bedensel ve zihinsel gevşeme egzersizleri yatmaktadır.
Caycedo ve eğitmenleri, derin gevşemenin korku ve gerginliği ortadan kaldırdığını, bu nedenle çalışmalarının başlangıcında gevşemenin öğrenilmesinin çok önemli olduğunu belirtmektedirler.
Gevşemeye zemin hazırlamak amacıyla öncelikle dış uyaranların azaltılması gerekir: gürültü, ışık fazlalığı, karışıklık beden düzeyinde bir gerginlik yaratır.
Bu nedenle sessiz, loş, rahat bir ortam, rahat bir koltuk ya da sandalye, bedenimizi sıkmayan bol giysilerle dış donanımı sağlamak gerekir.
Gevşemenin başlangıcını kas gevşemesi oluşturur. Gerginlikten ilk kurtulacak olan kaslar, kol, bacak ve bazı sırt kaslarıdır.
Solunumun düzenlenmesi, kalp ritminin düşmesi ve zihnin sakinleşmeye başlaması, alfa ritmi dediğimiz, gözlerimiz kapalı haldeyken, saniyede 8-14 devirlik muntazam bir ritme sahip, uyku ile uyanıklık arası bir dinlenme durumu meydana getirir.
Sofrologlar bu durumu, “sofroliminal şuur düzeyi” olarak adlandırırlar.
Gerçek bir bedensel ve zihinsel gevşemenin başlangıcı, ruh ve beden ilişkisinin geçici olarak gevşediği alfa ritminin yakalanmasına ve bunun sürdürülebilirliğine bağlıdır.
Alfa ritmiyle zihnimiz, günlük şuurumuzdan farklı bir şuur durumuna, serbest şuur, derin şuur, şuuraltı olarak da çeşitli şekillerde ifade edilen bir şuur durumuna ulaşır.
Günlük şuurumuz, beş duyuyla algıladığımız ve dikkat verdiğimiz tüm verileri kaydeder.
Serbest şuurumuz ise, biz farkında olmadan, çevredeki konuşmaları, saatin tiktaklarını, otobüs duraklarını, geçtiğimiz yolları vs. kaydeden sınırsız bir kaynaktır.
Bugün pek çok bilim adamı, doktor, bu durumda yapılan telkin ve imajinasyon çalışmalarının, çok daha etkili sonuçlar ortaya koyduğunu ifade etmektedirler.
Sofronik çalışmalarla gerçekleştirilen de, gevşeme vasıtasıyla günlük şuurdan farklı bir şuur durumuna ulaşılması; sofrolog tarafından yapılan önerilerle, öğrencinin ve/veya hastanın benlik imajının, zihinsel programının değiştirilmesine/yenilenmesine yardımcı olmaktır.
İdeal gevşeme, beden ve zihnin ortak uyumu vasıtasıyla meydana gelen gevşemedir.
Zihinsel gevşeme olmadan kasların gevşemesi söz konusu olmamaktadır. Çünki kasların kasılması bizim zihinsel durumumuzla çok alakalıdır. Dolayısı ile zihinsel gevşemenin sağlanması, bedensel gevşemenin genelleşmesini ve derinleşmesini sağlar.

SOLUMA SANATI

Solumak, dünyaya gelirken yapılan ilk eylemdir ve büyük bir sembolizmi içinde barındırır.
Doğu öğretilerinde nefes alıp vermenin ayrı bir önemi vardır çünkü bu sayede bizler evrende bulunan hayat enerjisini, PRANA’yı içimize çekeriz.
Nefes, bu enerji alış verişini sağlar. Doğru solumadığımız takdirde bu hayat enerjisini yeterince içimize alamayız ve bedenimizde enerji tıkanıklıkları oluşmaya başlar.
Bugün çoğumuz yanlış nefes alıp veriyoruz. Soluk alırken karınlarımızı içeri çekiyor, göğsümüzü şişiriyor; sonra, soluk verirken, karınlarımızı dışarı çıkarıyoruz.
Bu kötü alışkanlık (dünyaya geldiğimizde doğru soluyorduk) eğitimle ve yaşantımız sırasındaki streslerin birikimiyle yavaş yavaş elde edilmiştir.
2 büyük tür solunum vardır: göğüsten ve karından solunum. İnsan doğal konumda, bedensel ve zihinsel dinginlik içindeyken karından soluma öncelik alır.
Doğal solumada karın enerjiyle dolar; soluk vermede ise karın hafifçe çöker. Enerjilerin doğal akışı için düzgün soluk alıp vermeyi öğrenmek çok önemlidir.
Fakat engin bir soluk alma eyleminden önce, derin bir soluk vermeyle ciğerlerimizdeki eski enerjiyi boşaltmayı her zaman anımsamak gerekir.

MÜZİK İLE SOFROLOJİ BİR ARADA

Sofrologlar, sofronik çalışmalarda düşük frekanslı seslerin beden ve zihin ritmini yavaşlattığını fark etmişler; hafızayı güçlendirmede, kalp rahatsızlıklarında, yüksek tansiyonlu kişilerin tedavilerinde müzikten özellikle klasik Barok müziğinden yararlanmışlardır.
Örneğin müzik ritmine uygun olarak okunan dersler sırasında, öğrencilerin de ritimle nefes alıp vermeleri sırasında hatırda tutma yeteneklerinin % 78’e fırladığı, ritimsiz nefes alış verişlerindeyse % 25’e düştüğü gözlenmiştir.
Uygulamaya bir örnek olması açısından, seçilen sesli malzeme, sofroloğa tahsis edilmiş olan bir banda kaydedilmektedir.
Sofrolog, aynı bandın üzerine, sofronizasyonun muhtelif evrelerine ilişkin sözleri, sanki hasta kişiyle karşı karşıyaymışçasına bir eda ile kaydetmekte ve dinleyecek kişinin, sofronik hale ulaşmasını mümkün kılacak olan açıklayıcı bilgileri yumuşak ve ikna edici bir ses tonuyla ifade etmektedir.
Bu müzikal destek sayesinde, sofrolog, hastanın “sofronik eğitimine” başlamakta ve onun zihnine, şifa bulmasını kolaylaştıracak niteliğe sahip her türlü kavramı yerleştirmektedir. Örneğin, nefesi ve organizması üzerinde nasıl hakimiyet kurabileceğini, kas gücünü nasıl geliştirebileceğini vs. öğretmektedir.

KONSANTRASYON

Sofrolojik çalışmaların bütününde konsantrasyonun da önemli bir yeri vardır.
Çünkü gevşemeye engel olan önemli hususlardan biri konsantrasyon eksikliği, belli bir konuya ya da objeye konsantre olamamaktır.
Neden yoğunlaşamıyoruz? diye sorabiliriz.
Zihnimizin genel çalışma eğilimi, geçmiş ve gelecek üzerinde mütalalarda bulunma ve dünyayı kendine göre düzenleme arzusuna dayanmaktadır. Bu hal, bizi, şu an yaşananları fark etmeme durumuna götürür, zihinsel gevşeklik doğurur. Zihin gün boyunca, zihinsel dedikodular üreterek faydasız zihinsel faaliyette bulunur.
Sofronik çalışmalarda konsantrasyonu sağlamak amacıyla, zihinde dinlendirici manzaralar canlandırarak bunlar üzerine yoğunlaşma sağlanmaya çalışılır.

TELKİN

Bir fikrin zihne sokulup, zihin tarafından kabul edilmesi eylemine telkin diyoruz.
Gerek sofronik gerekse ipnotik çalışmalarda, telkinin doğru şekilde kullanımı vasıtasıyla, öğrenci/hasta/süjenin zihinsel alanında istenilen değişikliklerin meydana getirilmesi söz konusudur.
Çünkü telkin kullanılarak, süjenin günlük şuurundan farklı olan serbest şuur alanına uzanılır ve yapılan telkinler burada yerini bulur, vazifesini görür.
Telkinin süje üzerinde etkili olabilmesi için, telkini yapan kişinin süje üzerinde uyandırdığı izlenim; ona güven vermesi, ses tonu, kullandığı ifadeler, konu hakkında bilgisi, süje ile olan uyumu çok önemlidir.
Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki, kişiye yapılan telkin, kişinin serbest şuuru tarafından hazmedilmezse, yani kendi kendine telkin haline gelmezse, telkinin herhangi bir etki meydana getirmesi söz konusu değildir.

TELKİN KULLANIMINDA OLUMLU İFADELERİN ÖNEMİ

Telkin uygulamalarında kullanılan ifadelerin niteliği, hedeflenen amaca ulaşmada birinci dereceden etki sahibidir.
Çünkü serbest şuur alanı, ne ifade edilirse onu gerçek olarak algılamakta ve buna tepki vemektedir.
Olumlu, net, kesinlik taşıyan, şimdiki zamana ait ifadeler kullanmak, çalışmaların çok daha hızlı ve olumlu sonuçlar vermesini sağlamaktadır.
Örneğin, “baş ağrılarım için artık ilaç kullanmayacağım”yerine, “Baş ağrılarımı kendimle barışarak çözüyorum. Her geçen gün daha kuvvetli oluyorum.” türünden olumlu, kesin ve şu ana ait bir ifade kullanmanın zihin tarafından daha kolaylıkla kabul edildiği vurgulanmaktadır.

İMAJİNASYON

Caycedo’nun sisteminde, beden/zihin ritmlerini yavaşlatmak için göz önünde canlandırma egzersizlerinden de faydalanılmaktadır.
İmajinasyon insanın en asli yeteneklerinden biridir. İmajinasyon olmadan fizik realitede herhangi bir şey yaratılabilmesi mümkün değildir.
İnsan, imajinasyon yeteneği vasıtasıyla madde üzerinde hakimiyet kurar ve ona şekil verir.
Maddeye şekil vermede ve yeni formlar yaratmada bu kadar etkin olan imajinasyon yeteneği, aynı şekilde zihinsel alanda yeni senaryolar yaratma ve bu tasarımları fizik realitede soyut bir gerçek haline getirmede de aynı derecede etki sahibidir.
Zihnin bu yaratıcı ve sonuç veren yeteneğini keşfeden doktorlar, bilim adamları, bugün her türlü çalışmalarında; sağlık alanında, eğitim alanında, performans artırmada, stres yönetiminde, kişisel gelişim uygulamalarında imajinasyondan yararlanmaktadırlar.
Sofronik çalışmalarda, bedensel/zihinsel gevşemeye yardımcı olması açısından, doğadan sakin ve dinlendirici manzaraları göz önünde canlandırma egzersizleri yapılmaktadır.
Sofrolog, süjeden, çok sevdiği bir parkta veya ormanda dolaştığını, göl kenarında oturduğunu, dağlara veya tepelere çıktığını; bu gevşemişlik halini ve huzuru, tüm varlığıyla hissetmesini istemektedir.
Zihinde canlandırılan manzaraları, -gelecekteki iş pozisyonumuzla ilgili olabilir, sağlık sorunlarımızla ilgili olabilir, kişisel problemlerimizle ilgili olabilir- bu manzaralara eşlik eden olumlu duygularla desteklemenin, yapılan telkinlerin istenen sonucu vermesinde büyük etkisi olduğu ifade edilmektedir.

ŞOFRONİK UYGULAMALARININ İŞLEYİŞİNE AİT ÖRNEKLER

Sofroloji seansları gerçekleştirebilmek için başlıca 2 öğeye ihtiyaç vardır:
Sofrolog (sofronik uygulamayı öğretecek eğitmen) ve süje (öğrenci veya hasta).
Sofronik uygulamalara başlayabilmek için, süjenin bu uygulamaya kendi isteği ile katılmayı kabul etmiş olması gerekir. Süje istemedikçe böyle bir çalışma gerçekleşmez.
Daha sonra, uygulamaya zemin teşkil edecek olan dış şartların doğru şekilde konumlandırılması gerekir.
Bu nedenle sofronik seanslar, dış uyaranları azaltılmış bulunan kabinler içinde sürdürülmektedir.
Gevşemeyi kolaylaştıran şartlar; süzülmüş ışık, sessizlik, rahat koltuklar bulunmaktadır.
Sofrolog, nitelikli eğitimi ve kişisel etki alanı ile, öğrenci ve/veya hasta tarafından, metoda karşı gösterilebilecek tepkileri kontrol altında tutmaktadır.
Süjeyi metot hakkında bilgilendirmekte, süje üzerinde güçlü bir güven yaratarak, kendisine bu süreçte sadece rehberlik edeceğini, herhangi bir baskıda bulunmayacağını, değişimin bizzat kendi özgür iradesiyle gerçekleşeceğini telkin etmektedir.
Sofronik uygulamalarda, sofroloğun kullandığı talimatlar/öneriler manyetik bantlara kaydedilmektedir.
Daha sonra süje, rahat koltuklara oturur ve kulaklarına, sofroloğun kullandığı ses yayın cihazına bağlı kulaklıkları takıp büyük bir dikkatle kayıtlı talimatları dinlemeye başlar.
Özel olarak hazırlanmış olan müzik notalarının yardımıyla, süje, uyanıklık halinden, alfa ritmi dediğimiz, uyku ile uyanıklık arası bir dinlenme haline geçer. Bu durumda serbest şuur aktif bir haldedir ve verilen telkin/önerileri kabule hazır durumdadır.
Süjenin serbest şuuru, sofroloğun düşük frekanslı sesler arasına serpiştirilmiş olan öğütlerini çok büyük bir farkındalık ile yakalayabilir hale gelmiş durumdadır.
Seanslar 20 dakika sürmektedir. 20 dk. sonra bant bitince, süjenin kulaklıkları çıkarılır ve süje günlük hayatına geri dönmek üzere kabini terk eder. Sofroloğun, bant vasıtasıyla kendisine öğrettiği egzersizlere, süje evinde devam edebilmektedir.
Sofroloji metodunun ne kadar etkili olduğu o zaman anlaşılmaktadır çünkü süje, bant vasıtasıyla kendisine öğretilmiş olan egzersizleri, öğretmene (sofroloğa) ihtiyaç duymadan, büyük bir kolaylıkla evinde tekrarlayabilmektedir.
Bu da sofrolojinin rehberlik etme ve bireysel sorumluluğu artırma vasıtasıyla kişisel gelişimi sağlama amacına ne kadar sadık kaldığını göstermektedir.

SOFROLOJİNİN KULLANIM ALANLARI

Sofrolojinin üç büyük eylem ekseni vardır:
Sofroterapi tedavi eder,
Sofropedagoji öğretir,
Sofrofilaksi farkındalığı uyandırır,
Ancak sofrolojinin kullanım eksenini bu üç alan ile sınırlamak haksızlık olur.
Çünkü her insan, günlük streslere kolayca karşı koymada, bedeniyle zihni arasında daha iyi bir denge kurmada, her türlü yeteneğini geliştirmede ve böylece kendine güvenmesini mümkün kılacak her alanda sofroloji ve buna benzer çalışma sistemlerinden yararlanabilir.
Ayrıca Batı’da yapılan çalışmalar, sofrolojinin çok geniş bir kullanım alanına sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin,
uyku düzensizliklerinde,
hafızayı geliştirmede,
sınavlara hazırlanmada,
performans artırımında,
stres yönetiminde,
migreni kontrol etmede,
bağışıklık sistemini güçlendirmede,
güven oluşturmada,
iletişim geliştirmede,
enerji şarj etmede,
hayata pozitif bakabilme, gibi farklı alanlarda da kullanılmaktadır.
Örneğin, İsviçre sofrofilaksi kuruluşu, sofrolojiyi yeni bir holistik terapi metodu olarak nitelemekte ve sofroloji uygulaması sayesinde yıllık ilaç tüketiminde % 40 oranında tasarruf sağladıklarını belirtmektedir.
İspanyol sofrolog Dr. Abrezol, sofroloji deneyleri yaparken amatör tenisçiler ve kayakçılarla çalışmıştır. Onlara performanslarına zarar veren zihinsel durumları nasıl ortadan kaldıracaklarını öğretmiş; olaydan önceki ve sonraki sinir gerginliği, konsantrasyon eksikliği, savaşma gücü eksikliği, güvensizlik, yorgunluk, hata yapma kaygısı ve yenilme korkusundan nasıl kurtulacaklarını öğretmiştir.
Bu zihinsel eğitim, psikolojik olarak konsantrasyonu ve dikkati artırıp, algılamayı geliştirmektedir. Takım üyeleri ve antrenör arasındaki uyumu yapılandırmakta; korku, stres, endişe ve asabiyeti ortadan kaldırmaktadır.
Dr. Abrezol sofroloji ve buna benzer zihinsel programların çeşitli fiziksel ve psikosomatik hastalıkların tedavisinde de yararlı olduğunu göstermiştir. Damar hastalıkları ve nefes alma sorunlarında, cilt hastalıklarında, uykusuzluk ve baş ağrılarında olduğu kadar, kolesterol seviyesini kontrol etmede yararlı olduğunu ifade etmektedir.
Bugün, Ticaret Odası gibi bazı Alman kuruluşları, sofrolojik programlar düzenlemektedir.
Egzersizlere aksatmadan devam eden iş adamları, üretimde gözle görülen bir artış kaydedildiğini, iş kazalarının azaldığını, sağlık durumlarının çok daha iyi olduğunu ve iş çevresinde çok daha iyi ilişkiler kurulduğunu rapor etmektedirler.
Colorado Üniversitesi’nden Prof. Suinn, Olimpiyatlara katılacak kayak takımını bu sistemle çalıştırıyor. Kayakçılar fiziksel çalışmalarda yaptıkları hataları, zihnsel çalışmalar sırasında zihinlerinde düzeltiyorlar ve doğru uygulamaları imgeliyorlar.

DÜNYADA SOFROLOJİK ÇALIŞMALAR

1960’da İspanyol doktor Alfonso Caycedo tarafından kurulan Sofroloji’nin ilk bilimsel merkezi de Barcelona’da Sofroloji merkezi olarak yer almıştır.
Bugün, İspanya/Andorra’da, sofrolojik çalışmaların geliştirildiği ve sofronik eğitimin verildiği bir Alfonso Caycedo Vakfı (FAC) bulunmaktadır.
Bu vakıfta Caycedo bir eğitim programı uygulamaktadır. Öğrenciler bu programa katılarak master düzeyinde eğitim alabilmekte ve eğitmen olarak görev yapabilmektedirler.
Ayrıca bu vakıfta, sofrolojinin tedavi edici, eğitici ve koruyucu bir amaca bağlı olarak hizmet ettiği sofroloji seansları da uygulanmaktadır.
Bu amaca yönelik bantlar 2 seri halinde hazırlanmaktadır. İlk seri 10 adet banttan oluşur ve süjenin gevşeme metodunu öğrenmesini, gevşeme ile uyumlanmasını sağlar.
İkinci seri 5 adet banttan oluşur ve gerçek anlamda tedavi etmeye yöneliktir.
Tedavi edilecek hastalığın durumuna göre, hastaya özel sofroloji kürünü içerir. Nefes darlığı, korku, uykusuzluk, sigara tiryakiliği, aşırı şişmanlık gibi hastalıkların tedavisini hedefleyen bantlar bu anlayış ile hazırlanmıştır. Her iki seride de düşük frekanslı müzik kullanılır.
Sofrolojik uygulamalar İspanya’dan sonra Fransa’da geniş alanda kabul görmüş ve özellikle medikal alanda yayılmıştır.

Bugün bu çalışmaları yürüten Fransız Sofroloji Enstitüsü aynı zamanda İrlanda’daki Sofroloji merkezini de desteklemekte ve sofroloji eğitimi vermektedir.
İngiltere’de sofroloji, daha çok gevşeme çalışmalarının bilimsel sonuçları üzerine konsantre olmuştur.
Bu çalışmalar Klinik Sofroloji alanında değerlendirilir ve tamamlayıcı tıp metotları arasında yerini alır.
Japonya’da, acısız çocuk doğumlarında sofrolojik uygulamaların kullanımı artan bir popülariteye sahiptir.
Sofroloji egzersizleri daha çok Batı Avrupa’da uygulanmakta ve tanınmakta ise de Güney Amerika ülkelerinde köklü kuruluşlara sahiptir.
Ayrıca çeşitli ülkelerden sofrologların üye olduğu Dünya Sofrologlar Federasyonu da sofronik bir kurum olarak mevcudiyetini sürdürmektedir.

 

Sonuç

Sofroloji, yapıcı karakteri ile hayatımızın her anına nüfuz eden, insan varlığının daha iyi tanınmasına izin veren, kişinin kendisiyle uyum içinde olmasını teşvik eden, zengin, gerçekçi ve etkili bir eğitim sistemidir.
Kendimizi daha iyi tanımamızı, komplekslerimizin, çekingenliğimizin, sıkıntımızın üstesinden gelmemizi sağlayan bir dosttur.
Düzenli sofroloji uygulamaları, hayatımızı daha uyumlu, daha sağlıklı, daha dengeli ve daha sorumlu bireyler olarak yaşamamıza yardımcı olacaktır.