Psişik Yeteneklerimiz

Psişik Yeteneklerimiz

 Duyular dışı algılamalar henüz anlaşılmış değildir, çünkü bizler kendi kökenimiz hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz

Ayrı bir öz, töz, yok olmayan, canlandırıcı, ruh denen varlığın bedende tezahüründen dolayı ortaya çıkan Duyular Dışı Algılamalarımız (DDA) “Parapsikoloji” adı altında incelenmektedir. Bizlerin temel konusu olan Metapsişik disiplinin resmî olarak kullanılmasının yüz elli yıllık bir geçmişi vardır. Parapsikoloji Metapsişik çalışmanın biraz daha istatistik?, tamamen bedenin içine hapsolmuş, beden dışına taşmayan bir anlayış içerisinde araştırılmaya çalışılmasından ibarettir. Metapsişiğin incelediği insan ile parapsikolojinin incelediği insan arasında yelpaze açılış farkı vardır.

Parapsikoloji bilimi Duyular Dışı Algılama ismi verilmiş olan fenomenlerin istatistikî sonuçlarını çıkarmak üzere binlerce tecrübe yapmıştır. Otuz senedir yapılmakta olan araştırmalarda pek ilerleme olmamış, sadece var mıdır yok mudur merakı giderilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmaların insanlar tarafından yaşanan bu olağan fenomenleri kabul ettirme bakımından çok büyük faydası olmuştur, çalışmalar dünyanın her tarafına dağılmış olan üniversite ve merkezlerde devam etmektedir.

Duyular Dışı Algılama beş duyumuzun dışında anlayacağımız enformasyonun psişik yeteneklerimiz vasıtası ile bilincimize yansıması manasına gelir. Psişik olay bedene bağlı ruhun tezahüratıyla – görünümleriyle ilgili olan normal dışı denilen ruhsal olaylara ait demektir. Psişik tarafın bilgi toplama ameliyesi psişik melekelerimiz vasıtası ile olmaktadır. Oysa bu konu üzerinde araştırma yapanlar öncelikle Duyular Dışı Algılamayı duyumsal mahiyette, insan beyninin bir işlevi olarak ele almışlardır. Fakat artık insanlık bu aşamayı yavaş yavaş geçmektedir.

BEDENSEL DUYULARIN ÖTESİNDE
DDA halk arasında altıncı duyu olarak adlandırılsa da beş duyumuza ilâveten bir duyu akla gelmemelidir. Bu algılamalar bedensel duyularımız vasıtası ile elde edilmezler. Psişik (ruhsal) yeteneklerimiz ya zihinsel deneyimler (telepati, durugörü, prekognisyon) ya da fiziksel etkiler (psikokinezi) olarak ortaya çıkar. Bu olayların temelinde kendiliğindenlik vardır, beklenmedik zamanlarda ortaya çıkar. O fenomen kendine uygun şartlar oluştuğunda tezahür eder.

İnsanlar günlük yaşamlarında bu fenomenleri çok sık yaşamaktadırlar. Fakat neden ve nasıl sorularına cevap verilemediği için olayların üzerinde pek fazla durulmamaktadır. DDA’nın en yaygın tiplerinden birisi gerçek rüya olarak adlandırılan rüyalardır. Bu tür rüyada şahıs o anda kendisinin bulunduğu yerden çok uzakta olmakta ya da olacak olan bir olayı aynen ya da sembolik olarak algılamaktadır. Bu rüyadaki durugörü, prekognisyondur. Şimdiyi ya da geleceği önceden bilişlerdir. Bizler bunları günlük yaşamımızda vizyon olarak ve sezgisel olarak hatırlarız (içsel bir bilgi olarak biliriz, içime doğdu deriz).

DDA fenomeninin insanlık tarafından tam olarak anlaşılamamış olmasının nedeni insanların kendi kökeni ve orijini hakkında kesin bir bilgisi olmayışındandır. Oysa insan yaşamının en güzel macerası kendini tanımak, anlamaya çalışmak, kendi iç âlemimizle dış âlemimiz arasındaki kopuklukları bertaraf edip köprü kurmaktır. Kendini Bilmek çalışması yapanlar bilinçaltını, günlük bilincini ve bilinçdışını, yani tüm bilinç alanlarında olup biteni algılayabilir.

Bilinçaltından gelen etkileri bastırmadan fark edip o konudaki bilgisizliğini giderebilir.
İnsan spiritüel – ruhsal tabiata sahip mükemmel bir varlıktır ve DDA denen bu psişik yetenekler öz olarak her insanda mevcuttur. Ancak bu yeteneklerin nasıl kullanılacağı ve kontrol edilebileceği açıkça bilinmemektedir. Genelde yapılan bu sezgi ve uyaranlara güvenmemek, aklî yorumlara tâbi tutmak, egosantrik düşüncelerle saptırmaktır. Oysa bu bilgiler bizler için çok kıymetlidir. Günlük yaşamımızda ince bir dikkat hâlinde bu sezgileri alıp daha berrak bir yaşam görüşüne ulaşmak mümkündür.

Öz olarak hepimizde mevcut olan bu yeteneklerin ortaya çıkması herkeste mümkün değildir. Kişi bu dünya okuluna enkarne olmadan önce ihtiyaçları doğrultusunda yapmış olduğu hayat plânına bu yeteneklerin tezahürünü bir madde olarak eklemişse, yeterli olgunluğa eriştiğinde bu yetenekler kendiliğinden ortaya çıkar. Eğer bilinçdışına gerekli şartlandırmalar yapılırsa da ortaya çıkması mümkündür. Eğer yaşam plânında bu madde yoksa kendi üzerimizde ne kadar çalışırsak çalışalım bu yetenekler ortaya çıkmaz.

PSİ ALANLARI
DDA’nın oluşum hızı ışık hızının çok ötesinde bir hızdır. Enformasyon, zamanı ve mekânı yöneten yasalara çarpmadan zihnimize ulaşır. Bu durum karşısında bilim adamları artık PSİ enerjisinden bahsetmeye başlamışlardır. Bu bir çeşit ruhsal enerji manasına gelmektedir. Yani DDA’nın bizim yok olmayan cevherimize ait fenomenler olduğu açıklığa kavuşmuştur. PSİ enerjisinin bir alan tarzında hareket ettiği ve birçok fenomeni içine aldığı kabul edilmektedir. PSİ alanlarında PSİ tanecikleri tasavvur ederek, bu taneciklerin varlıktan varlığa elektrikten daha hızlı olarak hareket ettiği ve anında bir kişinin düşüncesi ve görgüsü diğer bir kişinin düşüncesi ve görgüsü olarak ortaya çıkmaktadır tarzında açıklama yapılmaktadır.

İnsanlık şu anki realitesinde olayları ancak bu şekilde açıklayabilmektedir, realite yükselmesi ile olayların idraki de gelişecektir.

DDA’ları olan kişilerin bu yeteneklerinin gelişmesi karakterleri ile doğru orantılıdır. Yani sevgi enerjisini kullanmayı bilen vicdanlı, egosunu kontrol altına almış, dostluk canlısı olan kişilerin bu karakteri göstermeyen kişilere nazaran bu yetenekleri daha başarılı bir şekilde ortaya koydukları görülmüştür.
Ruhsal rehberlerimiz bize devamlı olarak bilgi akışında bulunmakta, tesir göndermektedirler. Bu gönderilen bilgiyi, yardımı alabilsek insanlık ne çabuk gelişirdi. Bizlerin bu bilgi akışını bir dikkat hâli,” içerisinde idrak etmesi mümkündür. Kişinin alacağı bilgi kendi anlayış ve bilinç seviyesi ile doğru orantılıdır. Ayrıca kişinin kendi bilinçdışından gelen bilgiler vardır. Bizlere bu kanallar tarafından gönderilen bilgiler genelde bilinç eşiğimize kadar gelir, bu eşiği aşarsa artık bu bilgi bizde bir vizyon, bir sezgi hâlinde idrak edilir. Bilinç eşiğini aşamazsa bilinç eşiğinde bekleyen enformasyonları rüyalarımız kanalı ile almak mümkündür. Konsantrasyonumuzu günlük yaşamımızdaki duygusallığımızdan, arzularımızdan ayırdığımız oranda bu bilgi akışı zaman içinde mükemmelleşerek idrak edilebilmektedir.

Alıntı